Büyük düşünce ve fikir adamı Prf.Erol Güngör Ahde Vefa Turan birliğinin organizesinde Konya’da anıldı.
Selçuk Üniversitesi eski rektörlerinden Prof. Dr. Erol Güngör, Ahde Vefa Turan Birliği Derneği tarafından düzenlenen bir panelle anıldı. Konuşmacılar, Erol Güngör’ün düşünce ve fikirlerini, eserlerinden yola çıkarak dile getirdiler.
EROL GÜNGÖR’Ü TANITMAN GÖREVİMİZDİR
Prof. Dr. Erol Güngör, vefatının 41.yılında Ahde Vefa Turan Birliği Derneği tarafından düzenlenen “Ortak Paydamız Erol Güngör” konulu panelde anıldı. Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın ardından paneli açış konuşmasına “asgari müştereklerde ve ortak paydalarda birlikte hareket etmeyi arzu ettiklerini” belirterek başlayan Ahde Vefa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Harun Meral, milliyetçi camianın Prof. Dr. Erol Güngör hakkında vefasız olduğunu ifade etti. “Erol Güngör gibi bir değeri topluma tanıtmamak büyük bir eksikliktir” diyen ve konuşmacılar ile katılımcılara teşekkür eden Meral, 3 Mayıs’ta aynı salonda “Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’a Saygı Gecesi” düzenleyeceklerini de açıkladı.
ÜLKÜCÜ KELİMESİ O DÖNEMDE ORTAYA ÇIKTI
Panel başkanlığını Prof. Dr. İbrahim Maraş’ın yaptığı panelin ilk konuşmacısı olan Prof. Dr. İskender Öksüz, Türkiye’ye 60’lı yıllarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nden kanlı ve sert bir taarruz başlatıldığını ve bu büyük taarruzun “fikir mücadelesi” şeklinde ve içlerinde asker, sivil, bürokratların yer aldığı “milli demokratik devrim” olacağına dikkat çekerek “Bu devrimin merkezi de üniversitelerdi. Çünkü polis üniversitelere giremiyordu. Dolayısıyla bağımsızdı. MDD için YÖN diye bir dergi çıkartılıyordu. Mümtaz Turhan, Tarık Buğra ve daha birkaç milliyetçi kalem, düşünür, akademisyen 1962-66 arası başlığın altında “Dağ ne kadar yüksek olursa yol onun üstünden aşar” yazan YOL diye bir dergi çıkarmaya başladılar. Mümtaz Turhan hocanın öğrencileri de bu dergide yazmaya başlamışlardı. Erol Güngör “Kırşehirlioğlu” mahlasıyla yazıyordu. Doğan Cüceoğlu, Alev Arık da yazanlar arasındaydılar. Türk milliyetçilerinin başarılı direnişi, bu taarruzu başarısız kıldı. Acıdır, siyasal İslamcılardan hiçbir destek gelmedi o mücadele sırasında. İşte ülkücü kelimesi de o tarihlerde doğdu” dedi.
Erol Güngör: “Gerçekler Ancak Sahtekârları Korkutur”
Erol Güngör ile ilgili hatıralarını da anlatan yazar İskender Öksüz, sosyal psikolog Erol Güngör’ün aylık fikir-sanat dergisi Töre Dergisinde, Mustafa Kafalı, Mehmet Eröz, Necmettin Hacıeminoğlu ile birlikte kendi alanında ve aktüalite ile ilgili de yazılar yazdığını belirterek şunları söyledi: ”Bir yazısında Ziya Gökalp’in hars-medeniyet ayırımını tenkit ediyor. Sen nasıl Gökalp’i tenkit edersin diye gençler Töre dergisini basıyorlar.
GERÇEKLER ANCAK SAHTEKARLARI KORKUTUR
O sırada Töre dergisinde çalışan sonradan yazar olan Hasan Hüseyin Emiroğlu vardı. O “Erol hoca kızdığı zaman yüzü kıpkırmızı olurdu. Fakat gençlerin bu hareketlerine karşı hiç kızmadı, oturdu ve onları ikna ederek güle güle gönderdi” dedi. Erol Güngör’ün “Gerçekler ancak sahtekârları ve geri zekâlıları korkutur.” Sözünü hatırlatan Öksüz, Dündar Taşer ile Erol Güngör’ü “siyasal İslamcıydı onlar” şeklinde teşebbüslerin olduğunu belirterek konuşmasına, Erol Güngör’ün İslâm’ın Bugünkü Meseleleri adlı kitabından alıntı şu sözleriyle son verdi: “Bu anlamda İslamcılık, şimdiye kadar hep hakim milliyete karşı hoşnutsuzluğunu doğrudan doğruya belirtemeyen etnik azınlıkların ideolojisi olmuştur. Bunların amacı İslâm ülkeleri arasında birlik sağlamaktan ziyade, kendi yaşadıkları ülkede milliyetçi politikayı etkisiz duruma getirmektir. Bu azınlıklar ayrılıkçı bir politika takip edecek kadar kalabalık ve güçlü olduklarını hissettikleri an, kendi istikâmetlerinde bir milliyetçilik hareketi açıklamakta hiç geri kalmazlar. Böyle bir güce erişemedikleri müddetçe İslâm dâvâsının şampiyonu olarak görünürler. ”
“Türk Milliyetçiliği En Zayıf Dönemini Yaşıyor”
İkinci konuşmacı Prof. Dr. Mehmet Akgül de, Erol Güngör’ün tercüme eseri olan “Dünyayı Değiştiren Kitaplar” üzerinde durarak Erol hocanın “Türk milli kültürü inşa etmek, güçlü bir Türkiye inşa etmek ve İslâm medeniyeti inşa etmek” çabasına zemin teşkil edecek açıklamalar yaptı. “Erol Güngör hakikaten bir başka düşünce grubunun içinde büyümüş ve onların temsilcisi olmuş olsaydı, çok yönlü araştırılır, incelenir, eserler verilirdi. Maalesef bizim arkadaşlarımız, özellikle 12 Eylül1980’den sonra Türk Milliyetçiliği fikri, ideolojik kurgu anlamında en zayıf dönemini yaşıyor” diyen Prof. Dr. Mehmet Akgül, Erol Güngör ile Türk milliyetçiliğine hizmet etmiş fikir adamlarının eserlerinin pek okunmadığına işaret etti. Erol Güngör’ün “Türkiye’de bugün Mehmet Âkif gibi bir İslâmcı, Ziya Gökalp gibi bir Türkçü, Abdullah Cevdet gibi bir solcu maalesef yok.” sözlerinden hareketle şu ifadelere yer verdi: “Dünyayı Değiştiren Kitaplar, bugün bizim Türk düşüncesinin, İslam düşüncesinin geç kaldığımız medeniyet hamlesinde dünyamızı yeniden inşa edebilmemiz için bilgi ve kültür eksikliğimizin farkına varmamızı sağlayacak önemli bir eser. Onun için Erol Hoca, eserin Önsöz’ünde der ki; “Çok ünlü kitaplar çok satılan ve okunmuş kitaplardır. Fakat, aslında, ama hiç kimse bu kitapların şöhretinden dolayı az okunduğunu bilmez.” Bizde Erol Hocayı sevdiğimizi söyleriz, önemli bir simâ olduğunu söyleriz, önemli bir fikir adamı olduğunu söyleriz; ama eserlerinden maalesef bî haberizdir. Erol hoca, bu eserleri layık-ı veçhile okuyup, anlayıp, eleştirip bir Türk düşüncesi, bir bilim düşüncesi, bir felsefe, bir sanat, bir entelektüel dünya inşa edemediğimizi bize söyler. Erol hocanın çok sık üzerinde durduğu birinci sınıf zihinlerden oluşan bir aydın kadro yetiştiremediğimiz müddetçe, yeni bir dünya görüşü inşa edemeyeceğimizi söyler.”
Akgül: “Ekonomi, İktisat İlmini Bilmek Gerektirir”
Erol Güngör’ün hem telif, hem tercüme eserlerinde en önemli vasıflarından birisinin “Türkçe’yi en iyi kullanan bir aydın olmasıdır. En zor meseleleri bile çok tatlı ve akışkan bir dille anlatmasıdır.” diyen Akgül, Erol hocanın, bizim Türkçe’yi bilmediğimiz için yabancı dil öğrenemediğimizi de ifade ettiğini söyledi. Türkiye’nin dünyayla mücadele etmesi için ne yapması gerektiği hususunda ise, Erol Güngör’ün “Yüksek seviyede kültür sahibi bir azınlık grubu yaratmadan güçlü bir milli kültür üretemezsiniz.” sözünü hatırlatan Akgül, Türk aydınlarının değil Batı medeniyetinin eserlerini, Atatürk’ün Nutku’nu bile okumadıklarını Erol Göngör’ün sözlerinden aktarır. Akgül, konuşmasına şu değerlendirmeyle son verdi: “Kimse kusura bakmasın bir ilâhiyatçı olarak söylüyorum. Ekonominin başına “İslâm” kelimesini getirerek İslâm Ekonomisinden falan bahsedilemez. Ekonomiyi, Karl Marx’ın Das Kapital’ini okursunuz aşarsınız. Adam Smith’in dört ciltlik Milletlerin Zenginliği eserini okur aşarsınız, iktisadı bilirsiniz. Müslüman düşüncesinde entelektüel anlamda, Erol Hocanın bahsettiği anlamda Osmanlı’dan Cumhuriyet’e tarihsel süreklilik içerisinde kavrarsınız, yeni bir Türk-İslâm düşüncesi inşa edersiniz, bir iktisadi zihniyet inşa edersiniz; o zaman belki Müslümanların tecrübesi, Müslüman Türk milletinin tecrübesi olarak bir İslam ekonomisinden bahsedebiliriz.”
Avrupa Türkleri Düşüncesinde Erol Güngör
Drs. Veyis Güngör ise, Türkiye dışındaki Avrupalı Türklerin de Erol Güngör’le pek çok konuda ilgisi bulunduğunu hatırlatarak “Erol Güngör’ün Düşüncesinde Metodoloji” başlıklı tebliğimi hazırlarken, 40 Yıllık Avrupa Türk Tarihinde Erol Güngör’ü değişik kaynaklarda araştırırken “Avrupa Türkleri Üzerine Erol Güngör Düşüncesinin Etkileri” başlıklı bir başka tebliğ ortaya çıktı” dedi. Drs. Güngör, 60’lı yıllarda Avrupa’ya giden Avrupa Türklerin, Erol Güngör’ün dile getirdiği iletişim ve kültür değişmesini bizzat yaşadıklarını söyledi. Hollanda/Amsterdam’da 1984-86 yıllarında Erol Güngör’le ilgili üç ayrı seminerin yapıldığını kaydeden Güngör, Erol Güngör’ün Avrupa’ya, Konya’da çıkan Konevî dergisinde çıkan yazıları ve kendisiyle yapılan söyleşileriyle ulaştığını, Hamle dergisinden tanıdıklarını ve Yeni Düşünce’den okuduklarını dile getirdi.
Prof. Dr. Erol Güngör’ün “Değerler Psikolojisi” adlı profesörlük tezinin ilk defa Hollanda Türk Akademisyenler Birliği tarafından 1993’de bin adet yayımlandığını ifade eden Drs. Güngör, o eserin daha sonra Ötüken Yayınları arasında kitap olarak çıktığını söyledi. Güngör, sözlerini şöyle tamamladı: “Erol Güngör’ün Türk düşünce hayatında kendine has bir metot, kendine has bir üslup geliştirdiği görülüyor. Bu düşünce üslubu, bu düşünce metodu benim tesbit ettiğime göre; dört-beş ayak üzerine oturuyor. Bunlardan birisi, sosyal çevre ve milli Türk kimliği. İkincisi; Marmara Kıraathanesi’nde Türk düşünce hayatını şekillendiren Nurettin Topçu’dan Necip Fazıl’a, Dündar Taşer’den Fethi Gemiklioğlu’na varıncaya kadar pek çok ismin yer aldığı ilmî halkaya karışması. Kendine has tarih şuuru ve dünya görüşü ortaya koymasıdır.”
Erol Güngör, Selçuklu’yla da Osmanlı’yla da Barışıktı
Prof. Dr. İbrahim Maraş da, “Erol Güngör’ün Milliyetçilik Anlayışı” üzerinde durarak Kırşehirli olarak Erol Güngör Hocayı tanıttı. Maraş, “Erol Güngör’ün kitaplarını okuyarak büyüdük. Üniversiteye geldiğimizde anlamaya çalıştık. Hâlâ da okuduğumuzda şunu söyleyebilirim; Erol Güngör dili itibariyle anlaşılması bir yönüyle çok kolay, ama bir yönüyle de çok dikkatli okunması gereken birisi. Eğer bağlantıyı koparırsanız, hocanın tam gerçek görüşü hangisinde, ne demek istiyor hoca burada, bazen kopabiliyor. Erol Güngör, Türk Milliyetçiliğini tanımlarken en temel yanının milli kültür, milli dil ve tarih bütünlüğünün ön plana çıkarılmasıdır. Bunlar sıradan şeyler değildir. Tarih bütünlüğü hâlâ sağlanabilmiş değil. Birde Türkiye Cumhuriyeti’nin milli bütünlüğü söz konusu. Erol hoca Selçuklu’yla da Osmanlı’yla da barışık, Cumhuriyet’le de barışıktı.” dedi.
Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panele TBMM 19. Dönem Konya Milletvekili Musa Erarıcı, 21. Dönem Konya Milletvekili Hasan Kaya, 23. ve 24. Dönem Konya Milletvekili Mustafa Kabakcı, Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Turan, Prof. Dr. İskender Öksüz, Prof. Dr. İbrahim Maraş, Prof. Dr. Mehmet Akgül, Drs. Veyis Güngör, Konya Kırım Türkleri Derneği Başkanı Mustafa Sırrı Demirel, TYB Konya Şubesi Başkanı Ahmet Köseoğlu, Kongo Demokratik Cumhuriyeti İstanbul Fahri Konsolosu Dr. İlyas Keskin, bürokratlar, STK ve siyasi parti temsilcileri ile akademisyenler ve çok sayıda dinleyici katıldı.
Haber: GAP olay
(Veys Güngör)