Üzerinde yaşadığımız Anadolu Yarımadası birçok medeniyete beşiklik etmiş bir coğrafyadadır. Bu yarımadada hiçbir devlet ve hiçbir kavim ilelebet yaşamamıştır.

FÜTÜVVET VE AHİLİK

Üzerinde yaşadığımız Anadolu Yarımadası birçok medeniyete beşiklik etmiş bir coğrafyadadır. Bu yarımadada hiçbir devlet ve hiçbir kavim ilelebet yaşamamıştır. Kuran-ı Kerimde “Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.”[2]   buyurularak bu husus açıklanmıştır. Ancak bu milletlerin ve medeniyetlerin bazı eserleri ve kültür kalıntıları izler bırakarak günümüze kadar gelmiştir. Bu izler, eserler ve kültür kalıntıları bundan sonra da bilemeyeceğimiz bir vakte kadar devam edecektir.

Abbasiler zamanında Halife Nasır Lidinillah’ın da üyesi olduğu Fütüvvet teşkilatı halifenin çabalarıyla Anadolu’da önceleri Fütüvvet, sonraları da Ahilik olarak yerleşmiş ve devam etmiştir.  Büyük Selçuklu İmparatorluğu zamanında, Sultan Alâeddin tarafından teşvik edilen ve desteklenen bu esnaf ve zanaat teşkilatının Anadolu’daki kurucusu Ahi Evran olarak bilinen Hoca Nasıruddin El Hoyi’dir.

On ikinci yüzyıldan itibaren varlığını sürdüren ve yirminci yüzyılın başlarına kadar devam eden Ahilik teşkilatı günümüzün Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Sanatkârlar Odası ile Esnaf Kefalet Kooperatiflerinin menşei, çıkış noktası ve mükemmel bir örneğidir. Şu farkla ki günümüzdeki bu teşkilatlar üyelerinin ve mensuplarının menfaatlerini korumak ve esnaf, sanatkâr ve tüccarları desteklemek için kurulmuş olmakla beraber Ahilik teşkilatı tüketici, alıcı ve müşterinin menfaatlerini de göz önünde bulunduran bir teşkilattır. Öyle ki bir ahi, ahilik prensiplerinden olan “Alırken satıcıyı, satarken alıcıyı düşüneceksin.” anlayışıyla hareket ederdi.

Ahiliğin bu günkü teşkilatlardan bir diğer ve çok önemli bir farkı da mensuplarını hem mesleki yönden hem de ahlaki yönden en mükemmel bir şekilde yetiştirmektir. Böylece de bir ahi hem mesleğinde son derece maharetli hem de çok iyi bir ahlak sahibi olarak toplumdaki yerini alırdı.

Ahiliğin prensiplerinin yazılı olduğu “Fütüvvetname”lerde insanlığın bugün için ve gelecekte en çok ihtiyaç duyacağı ticaret ahlakı ve genel ahlak kuralları hayata geçirilebildiği takdirde insanlık aradığını bulmuş olacaktır.

Bu nedenle Ahilikte, insana verilen değer ve tüketiciyi korumaya yönelik faaliyetler ile sosyo-ekonomik hayata etkileri günümüze yansıtılmalıdır. Son yıllarda bu amaçla bazı çalışmalar yapılmıştır. Mesela Kırşehir’de kurulan Üniversiteye “Ahi Evran Üniversitesi” adı verilmiş ve bu üniversitede  “Ahilik Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi” kurulmuştur.

Türkiye’de ilk defa Adıyaman Üniversitesinde Rektör Sayın Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü tarafından “Ahilik ve Meslek Etiği” dersi seçmeli ders olarak programa alınmıştır. Fakülte ve Yüksekokulların her bölümünde beş dönem okutulan bu ders, Talha Bey’in rektörlükten ayrılmasından sonra müfredattan kaldırılmıştır. Ayrıca bu üniversitemizde her yıl Ahilik Haftası kutlamaları düzenlenmiştir.

Türkiye çapında her sene ahilik haftası kutlanmakta ve zaman zaman Uluslararası Ahilik Sempozyumları ve kongreler düzenlenmekte ve bu teşkilatla ilgili sunumlar yapılmaktadır. [3]

DEVAM EDECEK


[1] Eğitimci Yazar (Em.) Maarif Müfettişi

[2] Araf Suresi 7/34

[3] Ebubekir Aytekin, Tarihten Günümüze Fütüvvet ve Ahilik, Kayıhan Yayınları, İstanbul 2017 S. 2-3