Mübarek Ramazan ayının ilk günlerindeyiz. Malum, koronavirüsü sebebiyle bir süredir evlerdeyiz. Evde kalmanın, bizi nasıl da Ramazan’a hazırladıǧını şu bir kaç gün içinde hisseder olduk. Zira evde kaldıǧımız günlerde kendimize has geliştirmeye çalıştıǧımız yaşam tarzı, Ramazan’la tam bir uyum saǧladı. Sakin ve yavaş hareket, kendimize yönelme, hesap ve müteala, karşı karşıya kaldıǧımız olayları kavrama ve anlamlandırma faaliyeti, adeta Ramazan’la daha da bir önem ve anlam kazandı.
İşte böyle zor ve anlamlı zor günlerde, Türkevi Topluluǧu’ndan bir grup gönüllü, dijital olarak ‘Divan-ı Hikmet Okumaları’ faaliyeti başlattı. Altı bölüm olan faaliyetin ilki Ramazan’dan önce icra edildi. Faaliyet, Esenler Belediyesi Hoca Ahmet Yesevi Kültür Sanat Sezonu Etkinlikleri çerçevesinde Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız’ın anlatımı olan ‘Divan-ı Hikmet Okumaları’nı videodan izleyip, sonra Hangout programından çoklu katılımla program üzerinde mütealadan oluşuyor.
Programın ilk bölümü; Türklerin İslam öǧretisi teorisyenleri, Türklerin İslama girişi, Hoca Ahmed Yesevi’nin kısa hayatı, hocaları, talebeleri, eserlerinden oluşuyor. Ayrıca Anadolu, Balkanlar ve Avrupa’ya gönderilen Alperenlere yer veriliyor.
Programın ikinci bölümünün özetinin özeti ise şu şekilde:
İkinci bölümde ise, Divan-ı Hikmet’den beyitler okunup, yorumlanıyor. İkinci derste, okunan ilk üç Hikmet’de karşımıza çıkan ve anlatılan kavramlar şöyle: “Besmele, Hikmet, Talip, Riyazet, İkinci Defter, Cemalullah, Tevhid: Birlik ve Beraberlik, Garip, Yetim ve Fakir, Gönül…”
Birinci hikmet:
Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip
Taleb edenlere inci, cevher saçtım ben işte.
Riyazeti sıkı çekip, kanlar yutup
"İkinci defter" sözlerini açtım ben işte.
Birinci Hikmet’de: Her işe, esirgeyen ve baǧışlayan Allah’ın adıyla başlanır. Biz de Bismillah diyerek Hikmetli sözlerime başlayıp, talip olanlara Yüce Allah’la ilgili ve arazla ilgili bilgiler vereceǧim diyor. Ancak bu yol, yani Tasavvuf yolu sıkı bir manevi eǧitim gerektirir. Yollar dikenlidir, çok zorluklarla karşılaşırsınız. Bunları bilerek ikinci defterin sözlerini açtım diyor Hoca Ahmed Yesevi.
İkinci Hikmet:
Sözü söyledim, her kim olsa cemale talip,
Canı cana bağlayıp, damarı ekleyip,
Garip, yetim, fakirlerin gönlünû okşayıp
Gönlü kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte.
Üçüncü Hikmet:
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol
Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol
Mahşer günü dergahına yakın ol
Ben-benlik güden kişilerden kaçtım ben işte.
Hoca Ahmed Yesevi üçüncü hikmetinde, “nerede gönlü kırık birini görürseniz onun derdine derman olun. Haksızlıǧa uǧramış biri yolda kalsa, onu yalnız bırakmayın ona yoldaş olun. Mahşer gününde yüce Allah’ın dergahına yakın olun. Benlik güden, ben ben diyen kişilerden de her zaman kaçın” diyor.
Evet, Türklerin İslam’ı anlama, kavrama ve yaşama biçiminin üçüncü ayaǧını oluşturan Hoca Ahmed Yesevi’nin meşhur eseri Divan-ı Hikmet’inden ilk üç hikmet ve kısa yorumları bu şekilde. Yesevi düşüncesi ve yaklaşımı, hem korona sürecini hem mübarek Ramazan’ı ama en önemlisi de bizim gelecek perspektifimizi anlamlandırmada önemli rol oynayacaktır. Yesevice bakış açısı şahsımız, milletimiz ve insanlıǧın varoluş esprisi için kaçınılmaz bir yaklaşımdır.
Veyis Güngör
28 Nisan 2020