YÜKSEK FAİZ POLİTİKASI TARIMSAL ÜRETİMİ ÇOK KÖTÜ VURDU !
Tarım S.O.S veriyor !
Meyveden tahıla tüm tarım ürünleri geçen yıldan daha düşük fiyata zor alıcı buluyor.
Yaşadığım bölgede bugün pazarda üretici köylülerin konuşmalarına bizzat şahit oldum.
Nar geçen yıl 11-13 TL’den toptan fiyata bahçeden alıcı bulmuş.
Bu yıl 7-8 TL onun da yarısını satabilmiş üretici.
Tarlada yarısı çöp. 3,5 TL'ye kadar kg fiyatı düşmüş. Çiftçi de toplamamış.
Zeytinde de aynı durum. Zeytinyağı fabrikaları sıkılan yağdan kg başına 25 TL alıyorlar.
Çiftçi para yerine genellikle yağ veriyor.
7 kg yağın 1 kilogramını fabrika sıkım bedeli olarak alıyor.
Çiftçiye 6 kg veriyor.
Eğer çiftçi ihtiyaç fazlası yağını fabrikaya satmak isterse fabrika yağı 250 TL’ye alıyor.
Kendisi de toplanan karışık asitli yağları harmanlayarak 350 TL’ye satıyor.
Stoklar dolu.
Sebep? Çünkü alıcı tüccar yok.
Zeytin yevmiyesi 1.000-1.100 TL
Kg başına toplama işçilik maliyeti 10-15 TL arası. Dağlık arazide 20-25 TL’ye geliyor. Çünkü toplama zorluğu dolayısıyla günlük toplanan zeytin miktarı daha düşük oluyor.
4,5- 5 kg zeytinden ( Gemlik) 1 kg yağ çıkıyor.
Ufak bir hesap yapalım.
Zeytinin kg 60-70 TL
5 kg zeytin 300-350 TL
25 TL de sıkma ücreti etti 325-375 TL
Toplama ücreti 5 kg için 50 TL diyelim.
Toplam maliyet 350-400 TL oldu.
İlacı-gübresi- budama ve bakım işçiliği yok daha.
Rezaleti görüyor musunuz?
Çiftçi diyor ki geçen yıl 3 yerli 2 de dışarından nar alımı yapan büyük tüccar vardı buralarda.
Kamyonu getiriyor tartı yanında alım yapıyor ödemeyi peşin yapıyordu. Rekabet ve talep fiyatları yukarıda tutuyordu.
Zeytin ve zeytinyağında da durum aynıydı.
Bu sene tık yok.
Alıcı tüccar hiç gözükmedi.
Niçin ? Hesap basit !
Faizler!
Tüccar vergisiz risksiz ve de yorulmadan parasını yüksek faize yatırdı.
Ne işi var tüccarlıkta ?
Zincir marketler yoluyla ve pazarlarda tüketilen meyve iç pazar için toplam meyve üretimimizin ancak yarısı.
Diğeri ihracata gitmesi gerekiyor.
Kur nerede ise sabitlendi.
Zeytinyağında dış pazar fiyatı 8-11 avro
Yani 290-400 TL yaklaşık.
Eee tabii ihracatçı da bu durumda ne uğraşacak? Kâr yok çünkü.
O da parasını yatırdı faize.
Vergi yok, risk yok !
Çiftçi kazanamıyor zararda !
Tüccar için ticaret riskli ve kazanç yok !
İhracatçı ise dış rekabete kur dolayısı ile kapalı.
Dışarıya ürün satması imkânsız.
Çarpıklığa bakar mısınız?
Tarımsal ürünlerin girdileri ithal ve fiyatları fahiş artarken bu girdilerle ürettiğin ürünlerin fiyatı düşüyor ve zarar ediyorsun.
Kaç ekonomist, kitapta değil gerçek pazarda bu köylünün gördüğünü görüyor ve yaşadığı çaresizliği anlayabiliyor ve anlatabiliyor ?
Sonuç:
Yakın gelecekte ne üreten kalacak ne de üretileni alıp satan.
Sahi bu faizdeki paraların çoğalması matematik olarak hangi değerin karşılığı ?
Yani faizle parasını çoğalttığını sananlar kimin malının ve ürününün karşılığını ceplerine dolduruyor?
Ve üretimin olmadığı yerde paralarına daha ne kadar para katabilecekler ?
Karşılığı üretim ve kâr olmayan yerde sen faizle hangi parayı kazandığını zannediyorsun arkadaş ?
Sadece kâğıt biriktiriyorsun?
Ne zamana kadar?
Yeni ve kesin kurtuluşu olamayan devalüasyona kadar.
Bu işin sonu yani yeni para politikasının sonu görünüyor aslında.
Devalüasyon !
Devalüasyonu yapabilmen ve tarım başta olmak üzere yeniden güçlü bir üretim seferberliği için gerekli olan ne?
Dış kaynak yani döviz !
Döviz kim de ?
ABD ve küresel sermayenin kontrolünde !
Peki onlar döviz karşılığında ne istiyorlar ?
Yeni anayasa !
Terörist başına özgürlük !
Türkiye’nin federatif bir yapıya dönüşmesi !
Bölünmesi Orta Doğu’da yeni ülkeler ve haritalar !
Peki başka çözüm yok mu ?
Elbette var.
Millete rağmen milleti karşına almadan emperyalizme teslim olmadan gerçeği milletle paylaşmak !
Ve Türk milletine güven vererek ve Türk milletini arkana alarak ayağa kalkmak !
Emperyalizme karşı hem de her saha ve kurumsal yapılarda ayağa kalkmak !
Kurtuluş Savaşı'na evde ördüğü bir yün çorap ve yün içlikle başlayan bu halka güvenmek !
Bakın bir pazarda köylülerin konuşmasından konu nereye geldi.
Demek ne imiş?
“Köylü gerçekten milletin efendisi !” imiş !
Hakkı Şafak SES