bu yerel dinamiklerle asla gerçekleşecek bir olay değil. Olsaydı Adıyaman il olma şansını kaybetmezdi zaten.
Toplumu derinden sarsan hiçbir bela, musibet, felaket, Allah'ın bir lütfu olamaz.
Velakin 1954'te il olan ve 1990'larda il olma şansını tamamen kaybeden Adıyaman, üzülerek söylüyorum ki depremle birlikte yeniden il olma yolunda ikinci bir fırsat daha yakaladı. Ama bu yerel dinamiklerle asla gerçekleşecek bir olay değil. Olsaydı Adıyaman il olma şansını kaybetmezdi zaten.
Şehrin tek Bulvarı olan Atatürk bulvarı'nın ve çok önemli çevre yollarının ve caddelerinin ve birçok mahallesinin ve sokağının yakın bir zamanda sadece arsadan ibaret kalacağı göz önünde bulundurulduğunda yeni bir şehir planlaması ile Adıyaman Türkiye'nin sayılı şehirlerinden biri olma fırsatını yakalayabilir. Ama bugüne kadar süregelen rant ve açgözlülük anlayışı yeniden devreye girerse yaşadığımız felaketin daha büyüğünü yaşamak zorunda kalabiliriz.
Bu şehrin yeni, yepyeni bir şehir planlamasına, yepyeni bir imara, yeşil alanlara ihtiyacı var. Dolayısıyla eskiden olan ne varsa tamamen üzerinin çizilmesi gerekiyor. Merkezi idarenin bu konuda büyük bir inisiyatif alması gerekiyor. Gerekirse yurt dışından bu işin uzmanlarından destek alınabilir.
Küçük Sanayi Sitesinin üst taraflarından 400 yataklı araştırma hastanesine kadar olan bulvarın orta yerine tramvay şimdiden düşünülebilir mesela. Yapılması 10 yılları alacak olsa bile şimdiden şehir planlamasının ona göre yapılması elzem görünüyor.
Hali hazırda bir tek otoparkı dahi bulunmayan Adıyaman'da otopark alanlarının şimdiden düşünülmesi gerekiyor.
Biliyorum vakit erken, acılar taze, her taraf enkaz, insanlar gün geçtikçe daha bir şehri terk etmeye başladılar. Ama bu şehir bugün bu acıları yaşıyorsa, yerle yeksan olma durumuna düştüyse ve insanlar göç etmeye başladıysa bu, bu şehrin bir şehir planlamasının olmamasındandır.
İl olma şansının bir felaket sonrasında gelmesi hepimiz için çok ama çok üzücü bir durum. Ama bu şehir bizim evimiz, yuvamız toprağımız...
En sevdiklerimize, dostlarımıza, arkadaşlarımıza mezar olduysa da, yüreğimize onulmaz acılar bıraktıysa da ondan vazgeçip gidecek değiliz...
Ömrümüz yeni adıyaman'ı görmeye kifayet etmeyebilir. Ama çocuklarımız ve gelecek nesiller bir şehri şehir yapan bütün dinamiklerin bir arada olduğu yeni Adıyaman'da huzur ve güven içerisinde yaşayabilirler...
Yerel dinamiklerin, yani bu şehre yediden yetmişe gönül veren herkesin merkezi idarenin harekete geçmesi konusunda şimdiden neler yapılması gerektiği konusunda düşünmesi, İlerleyen zamanlarda da eyleme geçmesi gerekiyor...
Yazmaktan ve düşündüklerini kaleme almaktan başka etkisi ve yetkisi olmayan bir birey olarak, bu şehirde yaşayan herkesin daha insanca ve insan onuruna yakışır bir yaşam sürmeyi hak ettiğini düşünüyorum..
Hem düşünmek hem neler yapılması gerektiği konusunda kafa yormak için önümüzde çok uzun bir zaman var. Ki zaten yapacak bir işimiz de bulunmuyor.
Yeniden yaşanılır bir şehir olma yolunda sözü para eden insanların harekete geçmesi durumunda emin olun bu şehir 10 yıl gibi kısa bir zaman diliminde ülkenin yaşanılır sayılı şehirlerinden biri olacaktır.
Yeter ki depremin ilk gününden bugüne bizden hiçbir desteğini esirgemeyen maddi manevi her türlü yanımızda olan komşumuz Şanlıurfa'nın Devlet nezdindeki öneminin kırkta birine nail olalım...