Yüzlerce km ötedeki köylere elektrik götürdünüz ama metrelerce ötedeki evlere yol ve su götüremediniz. Binlerce km ötedeki köylere “televole kültürü” götürdünüz ama aynı köylere kardeşlik ve sevgiyi götüremediniz. Ömrünüz boyunca “vatan millet sakarya” türküleri okudunuz ama her fırsatta vatana ve millete ihanet edenlerin başında yer aldınız. “Türkiye için seve seve” dediniz, askerlik yapmamak için en çürük raporları siz aldınız ve üç günlüğüne gittiğiniz yurtdışılarından vatandaşlıktan çıkarılma pahasına “paralı askerlik yasası” çıkıncaya kadar dönmediniz.
Hep suyun başını tutan siz oldunuz ve aşağıda duranları suyu bulandırmakla suçladınız. 70 milyon insanın kardeşliğinden dem vurdunuz yıllarca kardeş yaşayan insanları birbirine düşman ettiniz. “Ülkesiyle ve milletiyle barışık insanlar” dediniz, kendinizle dahi barışık olmayı öğrenemediniz. “Toplumsal uzlaşma zemini” dediniz, ülkenin her karış toprağında yaşayan insanları çatışmanın eşiğine getirdiniz. “Ya sev ya terket” dediniz, ama ömrünüz boyunca bir gülü koklamanın bir çiçeğe su vermenin nasıl bir duygu olduğunu yaşayamadınız.
Ne kimseyi yüreğinize konuk ettiniz ne bir yüreğe konuk olmayı öğrendiniz. “Toprak işleyenin su kullananın” dediniz yüzyıllardır atadan kalma topraklarını işleyen insanları, aldıkları kredilerin faizlerini ödeyemedikleri, tütünü pancarı ekemedikleri için topraklarında topraksız bıraktınız. Yıllarca “köy kent” nutukları attınız. Köyleri kent yapmayı başaramadınız ama uyguladığınız ekonomik programlarla esnafa kepenk indirttiniz. Binlerce şirketin kapısına anahtar vurdurdunuz, bütün kentleri köy ettiniz. Toprakları çöl, bahçeleri viran, yolları caddeleri ıssız, çocukları yetim, anneleri dul, babaları işsiz bıraktınız. “on yılda on beş milyon genç yarattınız”
ama 80 yılda umudunu hançerlediğiniz binlerce gencin intiharına engel olamadınız.
Durmadan ülkenin onurundan Türk Parasının Değerinin korunmasından söz ettiniz. Ülkenin onurlu insanlarını Yunanistan’ın Bulgaristan’ın, Ermenistan’ın sınır kapılarında ekmek parası için beklemeye mecbur ettiniz. Herkesten önce döviz büfelerine koştunuz, Türk Parasını pul ettiniz. Vatana ihanet edenlerin liste başında yer almanız gerekirken “Türkiye sizinle gurur duyuyor” olanlardan biri oldunuz ve bununla gerçekten gurur duydunuz. Kalbiniz hep bu toprakların dışında attı. 70 milyon insanın sofrasına kan doğradınız. Depremzedeler için toplanan yardım paralarıyla şampanya patlattınız. Deprem enkazları ve binlerce cesedin olduğu bölgelerde uçuş esnasında raporlar aldınız timsah gözyaşları döktünüz. Bir gün olsun onların acılarını yüreklerinizde taşımadınız.
Binlerce katil, tefeci ve hortumcuyu affettiniz. Hayatınızda bir tek kitap okumamış olduğunuz halde, binlerce kitabı niçin yasak etmeniz gerektiğini bilmeden suç duyurularını dikkate alarak yasak ettiniz. Toplattığınız bir tek kitabı bir gün olsun okuma zahmetinde bulunmadınız. Okumayı suça ortak olmak olarak algıladınız. Yüzlerce yazarın aftan yararlanmaması için olmadık taklalar attınız. Bazan “Ülkü” adında bir kıza aşık oldunuz. Bazan “Milliyetçi muhafazakâr dört eğilimin temsilcisi” bazan “Sosyal demokrat” ve her zaman “laik ve Atatürkçü” oldunuz. Onlarca bankayı hortumlamayı, milyarca doları iç etmeyi hazmettiniz. İnsanların çöplükten ekmek toplamasını, başörtülü kızların okullarına alınmayışını ve okul bahçelerinde coplanmasını hazmettiniz. “Bu yasayı ben de içime sindiremiyorum” dediğiniz her yasayı hazmettiniz. 70 milyon insanın alın terini, pırıl pırıl yarınlarını toprağa gömmeyi hazmettiniz. Ülkenin geleceğini 3/5 medya patronuna peşkeş çeken “Rtük Yasasını” dahi hazmettiniz.
Ama demokrasiyi bir türlü hazmedeniz.
Namuslu insanların söz sahibi olmasını hazmedemediniz.
Düşünen insanların ülke sevgisini lisanı halleriyle dile getirmesini hazmedemediniz.
İnsanca yaşamak düşünmek konuşmak isteyen hiç kimseyi hazmedemediniz.
Yarasalar gibi hep karanlıkta yaşadınız. Hep karanlık adamlarla birlikte oldunuz. Aydınlık yüzleri, apaydın insanları, yaşadığı toprakları yurt edinen, uğruna ölümlere gelen güzel insanları bu yüzden hazmedemediniz. Birlikte “aile fotoğrafı” çektirdiğiniz kişilerin, Türkiye’yi soyan, bankalarını hortumlayan kredilerini iç eden kişiler olmasından utanmadınız. Onlarla gurur duydunuz.
Ülke insanlarını sevgisiz, umutsuz, yarınsız bıraktınız.
Yazık ettiniz!
Yazık ettiniz!
Yazık ettiniz!
18/06/2002/salı