“Hocam uzun yazıyorsunuz okuyamıyoruz“ diyen arkadaşlara baştan bi güzellik yapalım ki, kıymetli zamanlarını boşa harcamasınlar; yazı uzundur.
Ama ikinci bi güzellik daha yaparak en son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim ki nasıl bir temelin üzerine bina inşaa ettiğimiz konusunda ayrıca kafa yormasınlar.
Defalarca yazdım, konuştum, tartıştım bir kez daha yazayım; Vekiller Adıyaman'a geldikçe ve Belediye Başkanı Adıyaman'dan çıktıkça beklenen hizmetler aksar ve Adıyaman düşlerini kurduğu şehirleşmeyi asla yakalayamaz.
Milletvekilleri dediğiniz zaten yıllarca Adıyaman’da yaşayan, Adıyaman’ı bilen, sorunlarıyla hemhal olan insanlar değil mi?
Hani en azından seçim döneminde üç ay boyunca dağ, taş, tepe demeyip ilçelerden beldelere, beldelerden köylere, köylerden mezralara en ücra köşelere kadar gezip, çalmadık kapı bırakmadıklarını söyleyenler onlar değil mi?
Biz zaten vekilleri sorunlarımızı çözsünler, derdimize derman olsunlar diye göndermiyor muyuz Ankara’ya?
Onlar zaten bunun için gitmiyorlar mı Ankara’ya?
Ankara’ya gittikten sonra iki günde bir Adıyaman’a geleceklerse neden gittiler öyleyse Ankara’ya?
Hangi vekilin ayda kaç kez Adıyaman’a gelip kaç gün kaldığını, kimleri ya da nereleri ziyaret ettiğini tartışma konusu yapanlar Adıyaman’a nasıl bir kötülük ettiklerinin, vekillere nasıl bir güzellik yaptıklarının farkında dahi değiller.
Adıyaman'da, Adıyaman'ın hangi sorununu çözecek vekiller?
Okul mu yapacaklar?
Hastane mi yapacaklar?
Yol mu yapacaklar?
Yeni mahalleler kuracak, yeni caddeler açacak, sokağımızı mı genişletecekler?
Bütün bunlar yapılacaksa bile adres Ankara değil midir?
Plan olmadan, program olmadan, kapılar aşındırılmadan kime kuruş koklatır Ankara?
Devletin bir de rutin hizmetleri vardır ki, bunlar için ne vekillere ne de başkalarına ihtiyaç vardır.
Vekiller esasında bazı ekstra hizmetlerin gelmesi için vardır ama bir ayakları sürekli Adıyaman’da olduğundan Ankara’da hangi işlerin döndüğünü anlayacak zamanları da olmuyor, çabaları da…
Sorunlarımızın çözümünün Adıyaman’da değil, Ankara’da olduğunun farkına varmadıkça, vekillerimizin aramızda bulunmasını, ziyaretimize gelmesini, düğünümüzde, taziyemizde, cenazemizde bulunmasını şehrimizin geleceğinden daha çok önemsedikçe sorunlarımızın çözümünü daha uzun seneler bekler dururuz.
Vekillerimizin aramızda bulunmasıyla, bizleri ziyarete gelmesiyle, fotoğraf çektirmesiyle, ya da bizim onları ziyaret etmesiyle sorunlarımız çözülseydi Adıyaman en sorunsuz illerin başında gelirdi.
Sorun vekillerimizin sürekli Adıyaman'da olması ya da olmaması değil, Ankara'da üzerlerine düşen görevi yapıp yapmamasıdır.
Adıyaman'ın kanayan yaraları ile ilgili bir arayışın içinde olup olmadıklarıdır.
Sorunların çözümü için bakanlıkların kapısını aşındırıp aşındırmadıklarıdır.
Sevdamız dedikleri Adıyaman’la aidiyet bağlarını Ankara’da koparıp koparmadıklarıdır.
Eğriçayı’nı geçtikten sonra arkalarından bıraktıkları şehri Ankara’da unutup unutmadıklarıdır.
İlle de vekillere hesap sorulacaksa, neden Adıyaman’a gelmedikleri konusunda değil, Ankara’da Adıyaman için ne yaptıkları, bir uğraşın işinde olup olmadıkları sorulmalıdır.
Varsın seçildikleri günden bir sonraki seçime kadar hiç Adıyaman'a uğramasınlar, ama yeter ki Ankara'da kaldıkları sürece seçildikleri ilin Adıyaman olduğunu ve Adıyaman'ın ne tür acılar İçinde kıvrandığını unutmasınlar ve mesailerini Adıyaman’ın şehir olması yolunda harcasınlar.
Bir vekilin ya da vekillerin şahsımızı ilgilendiren meselelerden öte, şehrimizi ilgilendiren daha büyük meselelerle uğraşması gerekiyor.
Enkazların, molozların, şehirdeki toz bulutlarının, çukurların, çamurların, yaşadığımız trafik sorununun sorumlusu vekiller değil.
Yahu bu ilin Valisi var, Çevre Şehircilik Müdürü var, AFAD’ı var, Eminet Müdürü var, Milli Eğitim Müdürü var, Karayolları Şube Müdürü var, varoğlu var işte. Say say bitmez. Bunların devasa bütçeleri var, ihale verdiği firmalar var. Yani bu firmalardan sorumlu kurumlar var. Neyin hesabını kimden soracağımızı bilmediğimiz için bütün sorunların çözümünü aynı kişilerden ya da kurumlardan bekliyoruz.
Her şey vekillerin bir şehri ziyaret etmesiyle çözülseydi devletin yüzlerce kurumu, müdürü, amiri olmazdı. Her işin bir sorumlusu ve muhatabı vardır. Bu muhatap ve kurumlarla sorun çözülmediği zaman konu üst makamlara, yani vekillere, oradan da daha üst makamlara iletilebilir. Vekillerden hesap sorulacaksa bu şehirde yaşayan sorunlarla ilgili, ilgili makamları harekete geçirip geçirmedikleri konusunda sorulmalıdır.
1900’lı yıllarda vekillerin sadece hükumetlerin ömrünü uzatmaya yaradığını, vekillere çatmakla esas sorumlunun elinin rahatlatıldığını yazan ben, bir kez daha buradan yazayım; Adıyaman'ın devasa sorunları ile ilgili muhatabım Ankara'dır.
Birçok konu ne Belediye Başkanıyla ne de vekillerle aşılacak gibi değildir. İktidarın Adıyaman'a üvey evlat muamelesi yapmasıyla ilgili tek kelime yazamayanların, tek kelime konuşamayanların, hatta bu konuda gerekli uyarıları yapanlara çemkirenlerin Adıyaman diye bir dertlerinin olmadığı ortadadır.
Adıyaman diye bir dertleri olsaydı 20 yılı aşkın bir zamandır süregelen iktidarla ilgili herhangi bir eleştiride bulunur, Adıyaman'ın çözülmeyen, çözülemeyen sorunları ile ilgili harekete geçerlerdi.
Her konuda değilse bile en azından bu konuda kalben son derece müsterihim.
Madem “Vekiller Adıyaman'a geldikçe ve Belediye Başkanı Adıyaman'dan çıktıkça beklenen hizmetler aksar ve Adıyaman düşlerini kurduğu şehirleşmeyi asla yakalayamaz.” Dedik, öyleyse Belediye Başkanının Adıyaman’da çıkmasıyla sorunların çözümünün neden ertelendiği konusunda da bi kaç kelam edelim.
Belediye başkanı şehrin şehreminidir, şehrin kendisine emanet edildiği kişidir. Kendisine emanet edilen şehri gözünden sakınmalı, hani mahallede, hangi sokakta, hangi ücra sokakta ne tür sorunlar yaşanıyor bilmelidir.
Mümkünse bütün mesaisini şehri ve şehir ahalisini ziyaret ederek geçirmelidir.
Şehirde yaşayan ahalinin hangi sorunlarla boğuştuğunu bizatihi kendisi de yaşamalıdır.
Şehirle ve şehir ahalisiyle olan aidiyet bağını asla koparmamalıdır.
Nasıl ki bu şehirdeki ucube yapılar, çarpık kentleşme, kaldırımlara, hatta caddelere yapılan işyeri ve binalar Ankara’nın sorumluluğunda değilse,
Nasıl ki çukurlardan geçilmeyen cadde ve sokaklar Ankara’nın sorumluluğunda değilse,
Nasıl ki yeni çevre yolların açılması ya da genişletilmesi, nasıl ki su kesintileri, nasıl ki sosyal tesisler ya da benzeri yerler açmak Ankara’nın sorumluluğunda değilse,
Hastane, okul, şehrimizi ilçelerimize, oradan da komşu vilayetlere bağlayan hizmetler de belediyenin sorumluluğunda değildir.
Bir belediye başkanı ne yapacaksa Adıyaman’da yapacaktır.
Adıyaman’da yaşanan keşmekeşlik bir başka şehirde ya da ülkede çözülmeyecektir.
Bir belediye başkanının dışarıdan Adıyaman’a getireceği hizmet sadece pansuman görevi görecektir.
Sorunların kalıcı çözümü için belediye başkanının kendisine emanet edilen şehirde neler yaşandığını bilmesi, bilmekle yetinmeyip derdini dert edinmesi gerekiyor.
İllaki hesap sorulacaksa, vekillere sürekli Adıyaman’a geleceklerse Ankara’ya neden gittikleri ve Ankara’da Adıyaman için ne yaptıkları, Belediye Başkanına sürekli il dışına çıkacaksa neden Belediye Başkanı olmak istediği için sorulmalıdır.
Kimse bir yere gitmesin değil mevzu, mevzu, kimin nereye gittiğiyle kanayan yaralarımızın onmasına nasıl bir katkı sunduğudur.
30 Ocak 2025 / Perşembe / 21.07