Alpaslan Türkeş'in 9 Işık; 9 Işık ve Türkiye; Yeni Ufuklara Doğru; 1944 Milliyetçilik Olayı; 27 Mayıs ve Gerçekler; Dış Politikamız ve Kıbrıs; Türkiye'nin Meseleleri; Gönül Seferberliğine; Temel Görüşler; Bunalımdan Çıkış Yolu; Kahramanlık Ruhu; eserlerini çok genç yaşta okuyarak fikir hayatımızı şekillendirdik.
Çocukluk yıllarımda okuma alışkanlığımı ateşleyen Necip Fazıl, Mehmet Akif, Said Nursi, Seyit kutup, A.Kadir Geylani, Mevlana, Gazali, Ahmet Yesevi, Seyit Ahmet Arvasi, Agah Oktay Guner yanı sıra Türk tarıhı ve İslam tarihi yapıtlarını okumam beni fişek gibi bir deli kanlı konumuna taşımıştı.
17-18 yaşımı bu günkü gençlerle mukayese ediyorum da, bizler 68-78 kuşağı sağcısı solcusuyla donanımlı gençlermişiz diyorum.
Türkiye 1.dunya savaşının mağlup safında imparatorluk bakiyesi olarak yokluklarla kıvrana durduğu yıllarda Türkiye’yi büyütmek milletimizi tarihteki şanlı düzeyine ulaştırmak için kafa yoran bir nesildik.
Milliyetçilerin lideri Albay Alpaslan Türkeş karizması ve bilge kişiliği ile geleceği okuyor önümüzdeki meselleri nasıl çözmemiz gerektiği hususunda kafa yoruyordu. Türk milletine ve gençliğine çizdiği hedefler ortaya koyduğu çözümlerle hep gündemde kaldı.
12 Eylül bizleri savurdu Türk milliyetçileri olarak zindanlara atıldık rahmetlide dil okulunda tutuklu kaldı yargılandı. O zor süreçte biz ülkücülerde demir parmaklıklar arasında arkadaşlarımızla ülkücülüğü Türk-İslam ülküsünü tartışıp durduk.
Ülkücüler Seyit Ahmet Arvasinin çizgisiyle, Nihal Atsız’ın çizgisi arasında ülkücüler fikır olarak sıkışmıştı. Ben Seyit Ahmet Arvasının çizgisinde hissediyordum kendimi, Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümandım. Türklük gurur ve şuuru İslam ahlak ve fazileti ile bu çizgi belirgindi; ülkücüler arasındaki bu tartışma kafamızı karıştırıyordu.
1987 yılında ülkü ocakları başkanıydım, ara ara Rahmetli Başbuğ Alpaslan Türkeş’i Ankara ziyaretlerimde yanına uğruyor tavsiyelerini alıyordum 1988 sonlarıydı Ülkü ocakları genel başkanı Metin Tokdemir'e Başbuğu ziyaret etme ıstedıgımı söyledim beraber gidelim dedi ve beraber gittik. özel kalemde Erzincan Kırıkkale ocak başkanları da vardı başbuğun odasına dördümüz girdik ön koltuklara Metin Tokdemir ve ben oturdum, kısa bir hasbihâl yaptıtan sonra kendısını seçim gezisi proğramına Adıyaman'ı dahil etmesini ısrarla rica ederek Adıyaman’a davet ettim, bunun üzerine Şevket Bulent Yahnıcı'ye talimat verdi güneydoğu seçim gezi programına Adıyaman’ı eklemelerini söyledi. Adıyaman ve bölgeyi bana sordu kısaca genel bilgiler verdim ve cezaevinden kafamda kalan ve beni yoran soruyu sormayı tercih ettim '.. sayın başbuğum affınıza sığınarak bir konuda fikrînizi öğrenmek istiyorum' dedim '..buyur oğlum' dedi. Soruya geçtim '... sayın başbuğum biz seçimlerde yeterli çoğunluğa ulaşıp iktidar olursak Türkiye’deki sistemi Allah(cc)ın Kuranda belirttiği şeriat ölçüleriyle mi idare edeceğiz yoksa bizim yönetim modeli idare şekli anlayışımız başka bir şeymi nedir? Yönetim modeli olarak ne yapacağız?' dedim Metin Tokdemir başkan başta olmak üzere diğer ocak başkanları bu soru karşısında dondu kaldılar.
Ben başbuğun bu soruya sert cevap vereceğini bekliyordum o konuşmaya sakın rahat bir şekilde başladı '..adil bir devlet anlayışı hakım kılacağız, Türk milletini mesut mutlu edecek her yurttaşın kendini güvende hissettiği demokratik bir hukuk devleti hakım kılacağız' cümlesiyle başladı yarım saatten fazla bizi hayal ettiği Türkiye Türk dünyasına aldı götürdü gezdirdi fakat benim soruma net cevap vermedi. Rahmetlinin elini öpüp çıktık kapıda Metin Tokdemir benden küçüktü ama beni anlımdan öptü sorduğum cesaretli soru ıçın, diğer ocak başkanlarıda başkanlar tebrik etti, hatta Erzincan ocak başkanı beni 89 ocak ayında Erzincan’da yapacakları geceye davet etti, bende o geceye Karda kışta gittim geceye katıldım. Talip Kaban ülkücülerin belediye başkan adayıydı oda salonda bir konuşma yaptı ve Mart 1989 da Erzincan Belediye başkanı seçildi.
Rahmetli Alpaslan Türkeş devlet adamıydı,derın devletle iç içeydi, iyi bir asker, iyi bir yönetici, bilgili, kendini iyi yetiştirmiş, Nato’da özel eğitim almış dünyayı tanıyan bir kurmay, rejimin güven duyduğu isım olmakla beraber, ermeni Yahudi diasporasının önemli isimleriyle de dostluğu hukuku vardı.
Türk dünyasın da önemli bir yeri olan Alpaslan Türkeş’in yeri doldurulması mümkün değildi fakat yerine oturanında bu kadar yapacağını Rahmetlide öngöremezdi.
Uzun yıllar iz bırakacak bir isimdi yokluğu her zaman hissedildi
Mekanı Cennet Olsun