Mahmut Çuhadar... Adıyaman valisi...Bugüne kadar kendisi hakkında olumlu olumsuz tek satır yazmışlığım yoktur.
Faaal Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlemiş olduğu birkaç etkinlikte kendisini uzaktan görmüşlüğüm var o kadar. Sokakta görsem tanımam yani.
Deprem sonrasında yaşananlarla ilgili sağlık sorunlarını gerekçe göstererek görevden affını istemiş... Affını isteyene kadar alkışlamaktan elleri nasıl tutanlar, depremin ve deprem sonrasında yaşanan yalnızlığın tek müsebbi kendisiymiş gibi üç gündür kendilerini sosyal medyada topa tutmuş durumda... Hakaretin bini bir para.
Valimiz Sayın Mahmut Çuhadar'ın, depremin daha ilk dakikalarında A Haber'e bağlanıp söyledikleri üzerine kaç gündür birkaç satır yazmak istiyordum ama uygun zamanı bir türlü bulamıyordum...
6 Şubat Pazartesi sabahı depremden 20 dakika sonra A Haber, valimizle irtibata geçiyor. Sayın valimiz Adıyaman'da büyük binaların çöktüğünü, konutunun hemen yanındaki 9 binanın yerle bir olduğunu, ekiplere ulaşmaya çalıştığını, afad'ı koordine etmeye çalıştığını, Ama ciddi bir kargaşa olduğunu ve kimseye ulaşamadığını söylüyor.
Sonrasında, sizin aracılığınızla AFAD ekiplerinin koordine edilmesi yönünde bir mesaj ulaştırabilirseniz iyi olur. Çünkü telefonlarımız çekmiyor, şu anda ulaşım sağlanamıyor, kimseyle irtibata geçemiyoruz diyor A Haber muhabirine.
A haber muhabiri saat 4.50'de, yani depremden 20 dakika sonra Sayın Valimize hasar tespit çalışmalarının başlayıp başlamadığını soruyor büyük bir pişkinlikle.
Sayın valimiz tekrar koordine olamadıklarını, henüz çok erken olduğunu, insanların henüz evlerinden çıkamadığını çıkanların da sokakta kaldığını, ekiplerine ulaşamadığını onların da belki enkaz altında kaldığını, evlerinin yıkıldığını ya da çok ciddi hasar gördüğünü, kimin yaşayıp yaşamadığını bilmediklerini, kimseye ulaşamadıklarını dolayısıyla hasar tespiti için sonraki zamanlarda çalışma başlatılabileceğini söylüyor. Ve ısrarla ekliyor :
Kimseyle irtibat kuramıyoruz, şebekeler çekmiyor, ulaşım imkanımız yok, sizin aracılığınızla yardım talep ediyorum. Özellikle AFAD ekiplerinin ve diğer arama kurtarma ekiplerinin bir an önce koordine olup bir an önce Adıyaman'a gelmelerini bekliyoruz .. ve bütün bunları da ağlamaklı bir sesle söylüyor...
***
İlk 3 gün yaşadığımız yalnızlığı ve sahipsizliği bizler ve birçok arkadaşımız buradan defalarca dile getirdik. Depremin ilk dakikalarında ve hatta ilk saatlerinde birçoğumuz ne yapacağını bilmez bir halde can havliye sağa sola koştururken, Sayın valimiz yaşanan vehameti A Haber aracılığıyla Türkiye'ye duyurmak istiyor ama Anlaşılan o ki kimse sesine kulak kesilmiyor.
AFAD ekibine ve diğer yetkililere ulaşamadığını afad'ın ve diğer arama kurtarma ekiplerinin bir an önce koordine olup Adıyaman'a gelmeleri gerektiğini ısrarla söylüyor, yardım talep ediyoruz, lütfen sesimizi duyurun diyor.
Ne yazık ki valimizin bu çağrısı dikkate alınmadığı gibi sonraki zamanlarda da hiçbir şekilde gündeme gelmiyor. Ve Adıyaman Kendi kaderine terk ediliyor... Zaman geçtikçe de tek suçlu valimizmiş gibi her yerde topa tutuluyor...
Doğrusu ben deprem sonrasında yaşananlardan dolayı affını isteyecek son kişilerden birinin Sayın valimiz olması gerektiğini düşünüyorum. Sayın valimizin de kendi isteğiyle görevden affını istediğini hiç mi hiç düşünmüyorum.
Sayın valimiz ilin üst düzey yetkilisi olarak bir Devlet adamına yaraşır şekilde ve devletin de yüzünü yere düşürmeden yaşanan çaresizliği dile getirmeye çalışıyor ve yardım talep ediyor. Devletin acziyetini bir devlet adamına yaraşır şekilde dile getirdiğinden olsa gerek iktidar tarafından günah keçisi olarak seçiliyor.
Yaşanan çaresizliğin tek suçlusu olarak hedefe konurken kimse onun depremin daha ilk dakikalarında yardım ekiplerini göreve çağırdığını dile getirmiyor.
A Haber Sayın valimizle depremin ilk dakikalarında gerçekleştirdiği röportajı bir daha asla gündeme getirmiyor. Adıyaman valisi depremin ilk dakikalarında durumun vahametini ortaya koydu ama kimse olayın ciddiyetini kavrayamadı demiyor.
Devlet, Sayın valimizin çağrısına cevap verme de demiyor. Bırakın demeyi Sayın valimiz Adıyaman'da yaşanan depremle ilgili hiçbir açıklamada bulunmamış gibi bir tavır takınıyor. Ve ne yazık ki herkes gerçekten böyle olduğuna inanıyor...
Sayın valimizin bir toplantı sonrasında gülümsemesine gelince, gülümsemek bir devlet geleneğidir, daha doğrusu bütün seçilmiş ve atanmışların özellikle de kameralar ve mikrofonlar söz konusu olunca sergiledikleri bir tavırdır. Şahsen çok da ciddiye aldığım bir durum değildir. Önemli olan Sayın valimizin ya da bir başka yetkilinin kameralara gülümsemesi ya da ağlaması değildir. Sorumluluğunun farkında olup olmaması daha önemlidir. Ordusu olmayan, topu tüfeği olmayan mermisi erzağı olmayan bir komutanın savaş alanında mağlup olması değil zaferle ayrılması mucize sayılır...
Sayın valimiz de depremin ilk dakikalarında A Haber'e bağlanırken topunun, tüfeğinin, mermisinin, erzağının olmadığını ve hiçbir şekilde ulaşım sağlanamadığını söylüyor ve yardım talep ediyor...
Bu Sayın valimiz açısından değil ama devlet ve onun sesini duymayanlar ve duyduğu halde harekete geçmeyenler açısından bir aciziyettir...
Her fırsatta Sayın valimizi yere göğe sığdırmayıp methiye dizenlerin valimiz görevden affını istedikten hemen sonra yuh çekmeleri kendileri açısından anlaşılır bir durum olabilir ama ahlaki ve insani açıdan anlaşılır bir durum değildir.
Varimiz Sayın Mahmut Çuhadar'ın depremden sonra yaşananlarla ilgili hepten masum olduğunu söylüyor değilim, hiçbir hatası kusuru olmamıştır da demiyorum. Ama bütün sorumluluğun ve yaşanan yalnızlığın ve çaresizliğin tek müsebbinin valimiz olmadığını söylüyorum. Hatta bütün sorumluların içerisinde yaşadıklarımızı en üst düzeydeki makamlara ulaştırmaya çalışan kişilerin başında geldiğini söylüyorum.
Kendilerine yazık edilmiştir. Sesine kulak verilseydi ve durumun ciddiyetinin farkına varılsaydı bugün kaybettiğimiz birçok dost ve arkadaşımızla şu anda çay içiyor olabilirdik...
Sayın valimizin çağrısına kulak vermeyenler onu belki de yaşadığımız çaresizliği dile getirdiği için affını istemek zorunda bıraktılar...
Kendim bir vatandaş olarak yaşanan bu haksızlık karşısında vicdanen rahatsız olduğum için bu satırları kaleme almak zorunda kaldım. Değilse Sayın valimizle çarşıda pazarda karşılaşsak birbirimizi tanımayız, ki bu saatten sonra da zaten karşılaşmayız...
Lutfedip bu satırları okuyan herkesin bilmesini istediğim konu, kimseyle şahsi bir hesabımın ya da alışverişimin olmadığıdır. Bütün yazdıklarım ve dile getirdiklerim bu şehirde yaşayan güzel insanların yaşadığı yalnızlık ve çaresizliği ile ilgilidir.
Sesimizi depremin İlk dakikalarında üst makamlara bir televizyon aracılığı ile ulaştırmaya çalışan Sayın valimizin görevden alınması vicdanen rahatsız olmama neden olmuştur.
Evet, Sayın valimiz depremin ilk dakikalarında devletin bütün kurumları ile harekete geçtiğini arama kurtarma çalışmalarının başlatıldığını söyleseydi belki bugün görevinin başında olacaktı. Ama o gerçekleri dile getirdiği için sağlık sorunlarını gerekçe göstererek görevden affını İstemek zorunda kaldı. Kimin icin; üç gün öncesine kadar kendisini alkışlayıp bugün hakaret edenlerin çaresizliğini dile getirdiği için.. Onlar gelecek yeni valiyi karşılamak için şimdiden hazırlıkların yapsınlar, biz valimiz Mahmut Çuhadar'a Adıyaman'a yapmış olduğu hizmetlerden dolayı değil, depremin ilk dakikalarında sesimiz olmaya çalıştığı için teşekkür ediyor, bundan sonraki görevlerinde başarılar diliyor, sayın valimizin sesine kör, sağır, dilsiz kesilenlere de yazıklar olsun diyoruz...