Çok değil daha on gün önce Ülkücüler öyle bir havaya girmişti ki “Vay beee!..” demiştim on günlerde.
“Ülkücüler Türk siyasetine ağırlığını koydu!..”
Bu ağırlığın okkasını darasını görmek için yeni bakanlar kurulunu beklemek gerekiyordu.
MHP’yi yurt tutan ülkücüler en az iki bakanlık bekliyordu; kimi Ruhi Ersoy’un adını verdi, kimi İlyas Topsakal’ın… Sinan Oğancılar zaten bakanlığı çantada keklik görüyordu. BBP’liler Destici’yi Kültür Bakanı olarak ilan ettiler.
Ama beklentiler olmadı; sadece bir teşekkürle geçiştirildi. Teşekkür de parayla değil ya…
Ülkücüler saf bozkır çocuklarıdır, çabuk kandırılırlar. Bilenler anımsar, bir zamanlar Genel Kurmay’ın Kırmızı Kitap’ında “PKK’dan daha tehlikelidirler, dikkat edilmesi gerekir” ifadeleri ile anılırlar ama üç gün sonra unuturlar.
Sistem sarayının muslukları bozulduğunda, borulardan su kaçağı olduğunda hemen sistemin musluk tamircisi Ülkücüler çağrılır. Canla başla çalışıp arızaları giderirler ama sistemin karar odalarına, bürokrasinin köşebaşlarına asla yaklaştırılmazlar.
Bozkırın yanık benizli, saf çocukları bu tutum üzerine de hiç kafa yormazlar. “Bütün muslukları tamir ettik, çürüyen boruları değiştirdik” diye övünüp başarı hikayeleri yazarlar kendileri için