Tarihi boyunca Dünya siyasetinde yer bulmaya ve korumaya çalışan Türkiye, yıllar boyunca iki taraf arasında sıkışıp kalan aynı zamanda içerideki dengeleri korumaya çabalayan ülkemiz içindeki derin dünya küreselcileri toplumu her defasında ardında yürütebilmiştir.
Ortadoğu ülkeleri ile iyi ilişkiler kurmak ve hem ticari hem de kültürel gelişmeler bağı kurmak istesen "vaay efendim Türkiye Arapların koynuna atılıyor" diyen kesim olduğu gibi,Batı ve ABD ile yakınlaşıp aynı şeyi yapmak istediğinde bu sefer "vaay efendim Türkiye Ortadoğudan koparılıp Amerika'nın kucağına atılıyor" diyen kesim de oldu...
Peki doğrusu ne olmalıydı?
Devletlerin dostu olmaz çıkarları doğrultusunda hareket eder,etmelidir...
Atatürk,1930 da Ankara’da Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında yapılan toplantıda, Amerikalı bir gazeteci Ring’in “Türkiye ne zaman Avrupalılaşacak?”sorusuna cevabı :
“Türkiye maymun değildir. Hiçbir millet taklit etmeye ihtiyacı yoktur.
Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne de Batılaşacaktır ama özüne dönecektir.”diyerek vurgulamaktan çekinmemiştir.
Parola "ÖZÜNE DÖNECEKTİR"
Özünden koparılmış milletler yok olmaya mahkûmdur.
Özünde olmayanı özüne almak isteyenler de olur elbette...
Devlet hiç bir alanda riske girmek istemez, riske girecek olanlar seçilmiş politikacılardır.
Yanlış politikaların hesabını seçilmişlere keser devlet...
Bilinçli vatandaş olmak ülke çıkarları için hareket etmenin önem kazandığı son dönemeçteyiz artık...