İsviçre bankalarındaki Aramco sermayesi Türkiye'de Arap çıkarlarını korumak için kültürel bir operasyon gerçekleştirdi: Yahudi düşmanlığı. 68 ve 78 kuşağı İslamcıları ve Ülkücüleri Aramco operasyonunun etkilerini üzerlerinde taşırlar.
Bu etki dolayısı ile bu yazımın ezberleri tümden bozacağını sanmam ama bir yerden başlamak gerekir.
1000 yıl geriye doğru gittiğimizde Türk, Arap ilişkilerinin problem yumağı olduğunu görürüz. Türklerin İslamiyete girmesi bile bu yumağı küçültmeye yetmemiştir. 1071 Malazgirt Savaşı'nda Türkler Bizansla kapışmıştır ama sembolik de olsa Alparslan'ın safında bir Arap mangası bile yoktur. Yani din kardeşliği de taa o zamanda bile fasa fisodur.
1. Dünya Savaşı'nda Arap ihanetine hiç girmeyeceğim; çok yazdım bu konuyu.
Türk tarihinin son 1000 yılında Arapların emmioğlu Yahudiler ile aramızda düşmanlık ilişkilerini bırakın hep dostluk olmuştur. Bu kalın çizginin farkında olan Arap sermayesi Türk, Yahudi ilişkilerini bozmak, Filistin davasında Türkleri kendi saflarına çekebilmek için Yahudi düşmanlığını körükleyen kitaplar yazdırıp, dergiler çıkarttırmışlar ve başarılı da olmuşlardır. Düşünün ki Türkiye Cumhurbaşkanı "Filistin bizim kırmızı çizgimizdir" diyebilmiştir kaç defa...
Son günlerde İhvancı zihniyetin siyasetçileri geçmişte İsrail aleyhine söylediklerini unutup İsrail ile yakın ilişkiler geliştirmektedir. Devlet aklı da bunu emretmektedir.
Devletler ve milletler arasında katı düşmanlık veya teslimiyetçi dostluk değil sadece çıkar ilişkileri vardır. Yahudi milleti ve İsrail Devleti ile ilişkilerin din temelli değil, "Ümmet kardeşimiz Araplar" temelli değil, "Arapların düşmanı bizim de düşmanımızdır" bakışında değil, Aramco sermayesince finanse edilen fikirler çerçevesinde değil Türkiye'nin çıkarları doğrultusuna girmeye başlaması doğru bir eksen değişimidir.