”Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kuran’ı terk etmiş” 6:50
“Ben, ancak bana vahyolunan Kur’an’a uyarım” diyen, Kuran ile doğru yolu bulan, Kuran ile hidayet bulan, sadece Kuran’a uyan peygamberden sonra dini kendi tekellerine almak için şeytanın emrine giren sihirbaz din adamları, din tüccarları, dini kendilerine çıkar menfaat sağlama aracı yapmış. 1400 yıldır milyonlarca yalan uydurmuş, ardından beyin yamyamlığı yaparak insanların beyinlerini uydurdukları hurafelerle kemirmiş, insanlar düşünemez olmuş artık.
İnsanlar, dini ve Kuran’ı kendi akıllarıyla anlayamayacaklarına inandırılmışlardır. Sihirbazlar, İnsanları Kuran okumaktan uzaklaştırmak, Kuran’ı kendi tekellerine almak için büyük çaba harcamışlar. “Kuran zordur, Kuran anlaşılmaz; Kuran, hadislere muhtaçtır, hadisler olmazsa Kuran anlaşılmaz. Kuran’ı okumak, anlamak için önce hadis okuman lazım. O da yetmez, hadis usülünü bilmen lazım. O da yetmez, fıkıh okuman lazım. O da yetmez fıkıh usülünü bilmen lazım. O da yetmez siyer okuman lazım. O da yetmez tesfir okuman lazım. O da yetmez Kuran’a abdestsiz dokunamazsın. O da yetmez Kuran’ı belden aşağı tutamazsın, yoksa çarpar. O da yetmez Kuran’ı arapçasından okuman lazım, sevaptır. O da yetmez Kuran’ı tecvitli okuman lazım. O da yetmez Kuran’ı idgamı meal gunne- idgamı bila gunne ile okuman lazım. O da yetmez Kuran’ı kalkale, malkale, kalhele, gelhele ile okuman lazım.” diye binlerce zorluklar uydurmuş, insanları korkutmuş, Kuran okumasını engellemek için ne kadar zorluk varsa Kuran’ın önüne koyarak okunmasını engellemiş ve insanları Kuran’dan uzaklaştırmışlardır.
Sadece Kuran’ı zorlaştırmakla kalmamış, İslam’a da O kadar çok haramlar, helaller, çarşaflar, peçeler,yasaklar, caizler, sakallar, sarıklar, istincalar, istibralar, misvaklar, mürşitler, müritler, sağ ayaklar, sol ayaklar, hadisler, sünnetler, şefaatler, hazretler, efendiler, kerametler, melanetler, evliyalar, şerifler, seyyitler, hırkai şerifler, kıllı şerifler, takiyyeler, takkeler, tespihler, tekkeler, mezhepler, tarikatlar, şatahatlar, muskalar, istihareler, hülleler, hileler, türbeler, nafileler, mekruhlar, menduplar, sevaplar, müstehaplar, fetvalar, palavralar uydurmuşlar ki, İslam içinden çıkılmaz duruma getirilmiş.
Kuran’ın önüne engeller koyan din sihirbazları, Kuran’ı sadece ilim sahiplerinin anlayacağını ileri sürerek insanları Kuran’ı sadece Arapçasından, anlamadan ölülere veya sevap kazanmak için okumasını sağlamışlar. İnsanları Kuran’dan uzaklaştıran bu sihirbazlar, insanlara ”hastalık işinde nasıl doktora gidiyorsan”, ”mahkeme işinde nasıl avukata gidiyorsan” ”din işinde de din adamına, hocaya, mollaya gideceksin” diyerek, kendilerini din temsilcisi, dini de kendilerine meslek ve çıkar kapısı yapmışlar. İnsanları, din konusunda kendilerine zorunlu muhtaç bırakarak, dini benim anladığım gibi yaşayacaksın, diyerek insanları da kendileriyle cehenneme sürüklüyorlar.
Oysa Kuran, iman eden kişiye şöyle sesleniyor:
Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? 54:17
İnsanlar ile Kuran arasında öylesine kopuk bir bağ kurulmuş ki, Allah’ın ”Bu Kuran, dirileri uyarmak için gönderilmiştir” diye bildirdiği biricik sure olan Yasin Suresi’ni ölülere okuma hezeyanında bulunuluyor. Allah ”Kuran’da sizin için öğüt vardır” diyor; sihirbazlar, hayır ”sevap vardır” diyor, anlamadan okuyor, okutuyor. Allah ”Bu Kuran’ı diriler için indirdik” diyor; sihirbazlar, hayır ”ölüler için” diyor, ölülere okuyor, okutuyor. Bu sihirbazlar görünüşte Kuran’a çok büyük saygıları var gibidir, Kuran’ı el üstünde tutarlar, özel kutulara koyarlar, öperler, koklarlar. Ancak bu saygıları sadece putlaştırdıkları mushafadır. Yani sadece Kuran’ın kağıdına ve mürekkebine taparlar. Kuran içinde bulunan Allah’ın öğütleri mesajı, bilgi olarak umurlarında değil. Mesaja karşı, Öğüde karşı sağır dilsiz ve kördürler.
Kuran ile insanlar arasına, Kuran ile kalpler arasına, Kuran ile gözler arasına kat kat perde çektiler. Önce, Kuran’da geçen Allah ve Resulü ifadesini takla attırıp “Allah’a uymak, Kuran’a uymak; Peygambere uymak hadislere uymaktır” diyerek, Allah ve Resulünü ayırdılar. İnsanlar ile Kuran arasına ilk perdeyi çektiler. Sonra Kuran’da her şey yazmaz fitnesi ile, insanları başka kaynaklara yönlendirdiler. İnsanlar ile Kuran arasına ikinci perdeyi çektiler. Daha sonra, siz Kuran’ı anlayamazsınız fitnesi ile, Kuran’ı anlaşılmaz bir kitap yaptılar. İnsanlar ile Kuran arasına üçüncü perdeyi çektiler.
İnsanlar ve Kuran arasına çekilen bu perdelerden sonra İnsanlarda genel bir anlayış oluşmuştur. Allah’ın emirlerine uymak Kuran’a uymaksa, Kuran’ı herkes anlayamaz, biz de anlayamayacağımız için peygambere uyacağız, peygambere uymak için hadisleri okumamız gerek, hadisleri okusak bile hadis usülünü bilmiyoruz, hadis usülünü anlamak için hadis tefsirlerini okumamız lazım. En iyisi mi, dinimizi şeyhimize, hocamıza, gavsımıza, alimimize sorar öğreniriz. Kuran’ı da sevap kazanmak için okuruz, düşüncesi hakim oldu. “Kuran’ı herkes anlayamaz, Kuran zordur, Kuran’ı anlamak için ilim tahsili gerekiyor, Kuran’da herşey yazmaz” algısı yüzünden Kuran’dan uzaklaşan insanlar, Allah’ın Kuran’da onlarca kez tekrar ettiği “Kuran’da hiç bir şeyi eksik bırakmadık, Kuran sizin için öğüttür, Kuran, kolaydır, açıktır” şeklindeki ayetlerini bile anlayamaz olmuşlardır:
2:99 Andolsun, biz sana apaçık âyetler indirdik.
6:38 Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık,
17:41 Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye gerçekleri Kuran’da değişik biçimlerde açıkladık.
18:54 Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık.
24:1 Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık âyetler indirdik.
30:58 Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali verdik.
36:69 Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O, ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.
39:28 Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali verdik.
41:3 Bilen bir toplum için Arapça bir Kur’an olarak âyetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır.
43:2 Apaçık Kitab’a andolsun; Gerçekten Biz onu, belki aklınızı kullanırsınız diye indirdik,
43:44 Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.
54:17 Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
57:9 O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed’e apaçık âyetler indirendir.
Günümüzde müslüman olduğunu söyleyen insanlara Kuran’daki Allah’ın emir ve hükümlerini söylediğimiz zaman yeni din uydurduğumuzu söylerler. Çünkü insanlar, Kuran’ın emir ve hükümlerinden habersizdirler. Okumadığı kitaba inandığını söylerler. Anlamadığı kitaba iman ettiğini söylerler. Yine bu Müslümanları, Allah’ın kelamı Kuran’a uymaya davet ettiğimiz zaman “ama şu hadis, şöyle demiş ama bu alim böyle demiş, falanca atalarımız, filanca alimlerimiz hepsi yanlış mı?” diyerek atalarının yolundan gitmeyi tercih ederler.
2:170 Onlara, ‘ALLAH’ın indirdiğine uyun,’ dense, ‘Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz,’ derler. Peki, ataları bir şey düşünemiyen ve doğru yolu bulamıyan kimseler olsalar da mı?!
Müslüman toplumu, hadisçi oldular, sünnetçi oldular, mezhepçi oldular, fıkıhçı, icmacı, tefsirci, oldular, alimci, imamcı, ulemacı, şeyhci oldular, Gazalici, Rumici, Rabanici, Emevici oldular. Fakat bir tek Kurancı olamadılar.
Kuran, en çok satılan tek kitaptır, ancak Kuran en çok okunan, anlamadan okunan hiç anlaşılmayan tek kitaptır. Kuran, içeriğine ihanet edilen, duvara asılan tek kitaptır. Kuran, insanı çarpacağına inanılan, okumayanların da inandığı, inananların okumadığı tek kitaptır. Kuran, okuma yarışması yapılan, müzikal tarzda okunan tek kitaptır. Kuran, yabancı dilde okunan, makam usülü okunan, tuza, suya, şekere okunan tek kitaptır. Kuran, ölülere okunan, ağır hastalara okunan, ancak içeriği eksik görülen tek kitaptır. Kuran, anlamadan papağan gibi sözleri tekrarlanan, Türkçe çevirisinde, anlamı bozulacağına inanılan, anlaşılması için başka kitaplara muhtaç bırakılan tek kitaptır.
Kuran güzel sesle anlamsız okunsun diye inmemiştir. Kuran, hatım etmek için inmemiştir. Kuran, müzikal makamlarla okumak için inmemiştir. Kuran, sesini güzelleştirerek okunmak için inmemişti. Kuran, akustik tınılarıyla okunmak için inmemiştir. Kuran, tecvit, kalkale, idgam-ı gunnelerle okunmak için inmemiştir. Kuran, anlamadan papağan gibi aynı sözleri tekrarlamak için inmemiştir. Kuran, ölüye, tuza, suya, şekere, okunmak için inmemiştir. Kuran, yarışmalar yapılsın, ezbere okunsun diye inmemiştir.
Kuran, insanlar için yol gösterici, öğüt, nasihat, hayat rehberi olarak inmiştir. Kuran, insanlar anlayarak okuyup, ayetler üzerine düşünüp, öğüt ve nasihatlerini yaşamına yansıtarak, hayatını ve ahiretini güzelleştirmesi için inmiştir.
İnsanlar, din konusunda şu gerçeği farketmelidir: Din sadece Allah’a aittir. İnsanlar Allah ve Kuran’dan başka dini otorite ve kaynak edinmemeleri gerekiyor. Ya Allah’ı gereği gibi takdir ederek Kuran’a hak ettiği değeri verip Kuran ile arana koyduğun, hadis, sünnet, fıkıh, icma, kıyas, siyer, tesfir gibi şirk kitaplarını çöpe atacaksın, Kuran’a döneceksin ve Allah ile arana koyduğun, hacı, hoca, molla, alim, ulema, şeyh, gavs, gibi veli ve dost edindiğin putlarını kıracaksın, terkedeceksin, sadece Allah’a kulluk edeceksin ya da cehenneme doğru, gittiğin yoluna devam ederek Peygamberin din gününde Allah’a yapacağı şikâyetin hedefindeki kişilerden biri olacaksın:
25:27 O gün, zalimler, ellerini ısırarak diyecek ki: “Ne olurdu, resulle birlikte bir yol tutsaydım!”
25:28 “Ah, ne olurdu, falancayı dost, veli edinmeseydim!”
25:29 Kur’an bana geldikten sonra, O beni Kuran’dan saptırdı,
25:30 Resul de şöyle der: “Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kuran’ı terk etmiş, bırakmış”