TEPKİ DEĞİL TEMKİN OLSUN DİYE GİDİLMESİN

Abone Ol

Her şey tam da o zaman başladı...

Obama’nın kalemiyle çizilen planlar Trump’ın ‘delidir ne yapsa yeridir’ halleriyle hayata geçirildi! Trump bir rastlantı değildi. İçinde bulunduğumuz akıllara zarar yıllar için biçilmiş kaftandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç yıl önce söylediği ve içinde ince-önemli mesajlar bulunan bir cümle arada kaynadı gitti. Kimse üzerinde gerçek anlamda durmadı.
Bir konuşmasında ‘Obama bizi kandırdı’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan haklıydı oysa! Erdoğan’ın çok güçlenmeye başladığı bir süreçti. Fakat bu güçlenme beraberinde kontrolsüz ve menfaat odaklı art niyetli başları da paldır küldür getiriyordu. Güç bulan partililerin yaptıklarının sonuçları zamanla sokağa kadar ulaşmış ve rahatsız söylemler kısık sesle dillendirilmeye başlamıştı. Ki Erdoğan son süreçte bu durumları sıklıkla dile getirmeye başlasa da istenen temizleme sonuçları elde edilemedi.
‘Güç; hem zehir hem de panzehirdir dozunda ve yerinde kullanılırsa!’

Evet Obama gerçekten kandırmıştı hem de çok kötü donelerle!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Obama bizi kandırdı’ dedikten hemen sonra hangi konuda kandırıldığımızı ve ‘ey Türkiye’m başımıza bunlar geldi ve haydi hep birlikte Türkiye adına birleşerek bu sorunların üstesinden gelelim’ cümlesini de söyleseydi keşke! Yanlışlarımızı kabul edip çözümler üretmek yerine örtmeye çalışmak daha büyük yanlışlar yaptırmaz mı? Yaptırır elbet. Ki fazlasıyla yaptırdı!

Obama ile başlayan Trump ile dalya diyen Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesinde Türkiye’ye hiç ama hiç samimi davranılmadı. Tam aksine Türkiye’nin ayağına FETÖ,15 Temmuz, Suriye, DEAŞ, IKBY’nin yaptığı referandum sonrası köprülerin atılması, Brunson, son yerel seçimlerde izlettirilen yanlış politikalar, sözde Ermeni Soykırımı, Türkiye’de öldürülen gazeteci Kaşıkçı (ki buradan da her an büyük bir taş bekliyorum), yatırımların yurtdışına kaçırılması ve daha niceleriyle birlikte köstekler bağlanmaya çalışıldı... Uluslararası işleyiş; önce kaos tohumlarını eker, sonra şefkatle yanaşarak sulayıp büyütür ve şer meyvelerinin hasadını yapmak için uygun zamanı bekler...
Kaç kez köşemde yazdım, katıldığım panel ve konferanslarda anlattım, televizyon programlarımda ’Türkiye önüne koyulan tabloyu değil arkasındaki gerçeği okumayı öğrenmek zorunda’ dedim durdum!
Fakat hepsi bir yana Türkiye’ye öyle bir Halk Bankası Fırtınası yaşattırıldı ki akıllara zarar! İşte dananın kuyruğu tam da oradan koparılmaya çalışılıyor ve çalışılacak yazın bir yere derim.

Şimdi ben derim ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye asla ve asla gitmesin! Tepki olsun diye değil temkin olsun diye gitmesin! Başını ABD’nin çektiği uluslararası işleyiş son yıllarda dünya ile dalga geçer gibi her türlü usulsüzlüğe meşru imzalar atarken Erdoğan’ın ABD’ye gitmesinin her türlü usulsüzlüğe sebep olabileceği unutulmasın!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarının yakın geçmişte ABD’de yaşadıklarını hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum...