Bizler sosyal medya kullanıcıları, tüm zamanların en büyük kahramanları, adalet savaşçıları, zalimlerin korkulu rüyası, mazlumların umudu olan bizler, hangi dünyada yaşıyoruz sahi? Hangi dünyanın insanlarıyız biz? Bizler bu kadar iyiysek kimler tarafından işleniyor bunca kötülük? Bizler kardeşsek düşman olanlar kim birbirine? Biz olmasak nasıl işlenir bunca günah? Bunca zalim kimden alır bunca zulmetme yetkisini?
Biz varsak ve böyleysek diğerleri neden bu kadar güçlü? Yeryüzü sofraları bizim tarafımızdan kuruluyorsa bunca aç, bunca yoksul, bunca çöplükten çocukları için yiyecek arayanlar hangi dünyanın insanları? Bu toplu intiharlar neyin nesi? Her birimiz bir diğerimize çığlık mesafesindeysek, bu ölümünden haftalar sonra haberdar olunanlar kimin komşusu?
Biz bu kadar bilgili, bu kadar yetenekli, bu kadar donanımlı, bu kadar duyarlı isek her şeye, bu ülkenin hiçbir şeyden haberi olmayan insanları kimler? Bizler bu kadar inançlı isek, bu inançsızlık iklimi hangi kaynaktan besleniyor? Teknolojinin insanların her hücresine bir virüs gibi yayıldığı, alınan her nefesten haberdar olunduğu söylenen bu iletişim çağında bu yalnızlık, bu sağırlık, bu umursamazlık neden? Biz bu kadar doğasever, bu kadar hayvanseversek, bunca çevreyi kirleten, bunca ağacı, hayvanı katledenler hangi gezegenin insanları?
Biz buradaysak, bir aradaysak, mutluysak, coşkuluysak, 80 milyon hep birlikte kardeşsek, tek bilek, tek yüreksek, mutluluğumuz sevincimiz birse, aynı geminin yolcularıysak hainleri kim bu ülkenin? Bizi ötekileştiren, ayrıştıran, uzaklaştıran, birbirine düşman kılan kim? Her şeye gücümüz yetiyor, her şeye aklımız eriyorsa bizi bizden edip, aramıza aşılmaz duvarlar örenler kim? Her şeye yeten aklımız bunca aymazlığın, satılmışlığın, ihanetin yaşandığı bir ülkede kendimize neden yetmiyor? Bizler hakka, hukuka, liyakata bu kadar önem veriyor ve can siperane savunuyorsak, kimler tarafından işleniyor bunca haksızlık? Bizler vicdanlarıyla baş başa kalınca vicdanları kanayanlardansak, bunca ölüm, bunca zulüm, bunca şiddet ve nefret suçu nasıl ve kimler tarafından işleniyor?
Gündüzleri Maria Magdalena'yı fahişe diye taşlayanlar bizsek, geceleri koynunda yatmak için kapısında bekleyenler kim? Kursağından haram geçmemiş milyonların ülkesinde, kimin alın terini sömürüyor bu bankalar? Bunca insan nasıl ocağına düşer bunca tefecinin?
Sonsuz bir rüyadayız her birimiz, her birimiz sonsuz bir hayal âlemindeyiz… Bizim için yapılan zindanları bir sığınak sanarak hayali mutluluklar devşiriyoruz. Kokusuz, dikensiz, renksiz güller ülkesinde kendi zindanımızda gün ışığı görmeden ve seyretmeden gökyüzünü, çocuklar için hayali uçurtmalar uçuruyoruz; çocukların her gün biraz daha kana bulandığı ve yaşlanmaya fırsat bulamadan göçüp gittiği bu dünyada…