İslamiyet öncesi cahiliye dönemindeki putların yerini günümüzde siyasi putlar aldı.
Bir muhalefet lideri "İslamiyet'te reforma ihtiyaç vardır" dese idi Türkiye'de yer yerinden oynardı.
Erdoğan dedi, tısss, ses yok!..
*
"Türkçe Kuran okunamaz" diyen bir kesim var. Allah'ü ekber yerine "Allah büyüktür" derseniz yandınız.
Osmanlı döneminde de hutbeler Türkçe okunmaya başladığında aynı tepkiler gelmiş:
"Hutbe ibadetin bir parçasıdır, Arapça okunmalıdır, din elden gidiyor!.."
İyi de Arapça hutbeyi kimse anlamaz ki...
Zaten önemli olan İslam'ı kimsenin anlamamasıdır. Herkes Kuran'ı anlarsa imamların papucu dama atılır, ekmeğinden olurlar... Dünya çıkar dünyası.
Cumhuriyet döneminde, 1927 yılında, Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, Atatürk'ün emri ile hutbelerin Türkçe okunmasına yumuşak bir geçiş yaptırmak için fetva vermiş:
"Hutbelerin ayet ve hadis metinleri dışında kalan bölümlerinin Türkçe okunmasında sakınca yoktur."
Ayet ve hadislerin Arapça okunması geleneği de daha sonra terk edilmiş.
Din elden gitmemiş ama...
Yaptığımız yanlışı görmemiz için benim Diyanet'e bir önerim var:
Camilerde Türkçe hutbe okunmaya derhal son verilmelidir, cemaat anlasa da anlamasa da Arapça okunmalıdır. Hatta cami avlusunda, cami içinde Türkçe konuşmak bile yasaklanmalıdır.