Eskiden sağda solda merkezde farklı İsimlerde genel başkanlar olurdu ancak Soytarı olmazdı.
Rahmetli Ecevit, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan Süleyman Demirel hepsi de ciddi devlet adamlarıydı hiçbirisi de soytarılık yapmadılar.
Kendi partilerinin yöneticilerine kurucularına karşı sorumluluk içerisinde vefalı davrandılar. Siyaseti sirk Arenası olarak görmediler. Partiden istifa edince bunu önemli bir olay olarak gördüler sebebini araştırdılar.
Yeni yeni kurulan bazı partilerde yaşanan ahlaksız durumları ve şizofrenik kişilik bozukluklarını gören Bazı insanların partilerinden istifa ettiğini gören Parti genel başkanları "giden gitsin çok önemli değil Önemli olan benim" noktasında siyaset yapmaktadır.
Kibir ve egonun bu kadarı yükseldiği Siyasette hiçbir dönem görülmemiştir. Koltuğa oturan kendisini Sultan Süleyman zannediyor ve İhtişam içerisinde yaşamaya devam ediyor.
Saçma sapan beyanatlar Milli ruhtan nasibini almamış fikirler topluma faydası olmayacak eylemler, velhasılı kendine yetmeyen muhalefet anlayışı ile her seferinde iktidara karşı kaybeden siyasetçi sürüsü ile karşı karşıyayız.
Soytarılığın bu kadar prim yaptığı sahtekarların ve düzenbazların alkışlandığı başka bir dönemi görmedim ben..
Türk'ün hakir görüldüğü partilerde Türklerin aday yapılmadığı pek çok soysuz ve kansızın vatandaşlık alarak içimize virüs gibi yerleştiği bir FETRET dönemini yaşıyoruz sanki.
Eğer bu girdabın içerisinden çıkamayacak olursak çok değil beş sene içerisinde kardeşin kardeşi boğazladığı günleri yaşatacaklar bize..
Emperyalistlerin güdümünde Türksüz Türkiye, uyumaya devam et benim güzel ülkem..