”Hilkat-ı âlemden ancak hubb-i Mevlâdır garaz
Ülfet-i Âl-i âbâ dan evlâd-ı ZEHRÂ’dır garaz.”
Seyyid Nigâr’i
(Aalemin yaratılmasının gayesi, Cenabı Hakkı ve Hz.Fatıma’nın soyunu,ehl-i beyti sevmektir; Daha özeti: Âlem Allah’ı ve Fatıma evladını sevmek için yaratılmıştır.)
Kitabının finaline de yakışan, iki mısra hikmet dolu muhteşem şiirin peşine düşüp yüzlerce kilometreyi göze alarak kavuşmayı nasip edene sonsuz şükür.
Büyüklerince adının karşıtı olsa olsa Aşk olur denilen, mürşidi Aşk olan veli, Aşkın menekşe kokulu seyyidi Mir Hacı Hamza Nigari hz.nin himmetleri üzerimize olsun.
Amin Ya Rab'bi!..
(Ziyaret ve fotoğraf Erenlerin İzinde manevi seyahat serüvenimin muhteşem finali olan 2018 yılında Amasya'da.)
"Hamza Nigârî¸ ismini duyan herkesin gönlünde aşkı çağrıştıran bir kişiliktir. O¸ hayatı boyunca aşk ile yaşamış¸ aşk ile nefes almış¸ aşk ile gezip dolaşmış ve aşk ile vuslatı bulmuştur. Aşk¸ Nigârî için vazgeçilmezdir. Ona göre¸ aşkla yanabilmek¸ onun ateşinde adam olabilmek tasavvufun ana hedefidir. Aşk¸ kişinin ötelerin ötesine gidebilmesi için gerekli olan yegâne etkendir.[11]Bu nedenle¸ onun eserlerinin her sayfasında mutlaka aşk ile ilgili bir ifadeye rastlanılması çok doğaldır. Edebiyatımızda aşk şâirleri olarak kabul edilen Fuzûlî¸ Yunus Emre¸ Molla Câmî¸ Hâfız Şirâzî ve Mevlânâ gibi isimler Nigârî üzerinde en fazla etkiye sahip olan kişilerdir.[12]
Eşini ve oğlu Siraceddin'i Karabağ'dan getirterek Amasya'ya yerleşmiştir. Amasya'da şöhreti artınca kendisinden korkulmuş ve başka bir yere yerleşmesi istenmiştir. O da bunun üzerine Harput'a göçmüştür. 1886 yılında burada vefat etmiştir. Cenazesi Amasya'ya getirilerek Şirvanlılar Camiî'nin yanına gömülmüştür.
Üstâdı İsmâil Şirvânî'nin Hamza Nigârî hakkında: "Mir Hamza¸ aşkı ilâhî ile mahvi vücûd etmiştir. Ânın mürşidi aşktır" ifâdesi[13] ve İskender Pala Bey'in "Mîr Hamza Nigârî adı lügatte bir kelime olsaydı¸ karşısında mutlaka "aşk" yazıyor olurdu"[14] tespitleri bu anlamda son derece mânidâr ifadelerdir. İşte Nigârî'nin aşka bakışını gösteren bir şiiri:
Ey aşk-ı şirîn kelâmı ahlâ
Senden kamu güft ü gûy-ı zîbâ
Ey aşk-ı lezîz-i hüsn-zâde
Senden kamu nesr ü nazm-ı hüsnâ
Ey aşk-ı cihâna gulgule-endâz
Senden kamu hûy u hây şeydâ
Ey aşk-ı şarâb-ı Hak-perestân
Senden çekilür sadâ-yı mînâ
Ey aşk-ı kilîd ü kufl-i esrâr
Senden açılur kamu mu'ammâ
Ey aşk-ı delîl ü pîr-i sâlik
Senden umulur visâl-i Mevlâ
Ey aşk-ı Nigârî da-dârın
Çık başına çak ayağı sevdâ[15]"