Şeyhülislam Yahya Efendi Osmanlı tarihinin en cins isimlerinden biridir. Şeyhülislamlığı yanında çok iyi bir şairdi. Yiğitti, gözünü budaktan esirmezdi. Hak bildiği doğruları söylemekten asla çekinmezdi.
1.Ahmet döneminde Rumeli Kazaskeri’yken; Sadrazam Derviş Paşa, birinin ölüm cezasına çarptırılmasını emretmiş.
Bizim Yahya Efendi, nedenini sormuş.
Sadrazam:
-“Onun nedenini sormak sana düşmez” demiş.
Yahya Efendi de, o zamanın Milli Güvenlik Kurulu toplantısı olan Divan’ı bırakıp çekip gitmiş, sonra basmış istifayı.
Olayı I. Ahmet duymuş, Yahya Efendi’ye istifasının nedenini sormuş...
Yahya Efendi’nin yanıtı şöyle olmuş:
-“ Hiç gereği yokken, bugün bir insan ölüm cezasına çarptırıldı. Artık benim için adalet düzenini yürütmeye olanak kalmadığından, görevimden ayrılma gereği duydum.”
4. Murat zamanında Sadrazam Derviş Paşa’nın hırsız olduğunu padişahın huzurunda yüzüne karşı söylemiş sonra Şeyhülislamlıktan kovulmuştur. Ama aradan çok zaman geçmeden Sadrazam görevden alınıp boğdurulmuştur. Yahya Efendi de yeniden Şeyhülislam olmuştur.
Yahya Efendi’nin yiğitliğini örneklemek için yazdık bunları ama onun asıl ünü her biri bir mermi gibi olan şiirleridir.
Tıpkı günümüzde olduğu gibi onun Şeyhülislamlık yıllarında da camiye ibadet için gelen Müslümanlar ve imamlar namazlarını alel acele kılıp dışarı çıktıklarında yalan söylemeye, devlet malını çalmaya, memursa rüşvet almaya devam ederlermiş. Bu durumu gören Yahya Efendi alır kalemi eline bir beyit yazar:
“Mescitte riyapişler etsin ko riyayı
Meyhaneye gel kim ne riya var ne mürai”
“İkiyüzlüler ibadet yerinde ikiyüzlülüğünü yapa dursunlar; sen meyhaneye gel, orada ne iki yüzlülük var ne de iki yüzlü”
Dinin en tepe noktasında oturan Şeyhülislamın camilere ve Müslümanlara attığı bir füzedir bu beyit.
Yahya Efendi bugün mezarından doğrulsa iki yüzlü değil sekiz on yüzlü olan Müslümanlara neler yazardı?... Varın orasını da siz düşünün!..