SEÇİM HEYECANI
Evet, heyecanımız yok.
Evet, yaşama sevincimiz yok.
Evet, yarınlara dair güzel düşlerimiz yok.
Daha iyiye daha güzele daha insanca bir yaşama doğru evrileceğimize dair bir umudumuz yok...
Deprem sonrasında ilk kez markalı ürünlerle tanışan çocukların sevincine ortak olamadığımız için üzüldük.
İlk kez bir bisiklet sahibi olan, o güne kadar hiç bilmediği çikolataların tadına bakan, ilk kez içinde kalemler oyuncaklar olan bir sırt çantasına sarılan çocukların sevincine ortak olamadığımız için üzüldük.
Depremde anne babasını kaybeden ve henüz bunun ayırdında olmayan küçücük çocukların kalan hayatlarında nasıl ayakta duracaklarını ve neler yaşayacağını düşünerek üzüldük...
Hayatını kaybedenler için, sevdiklerini kaybedenler için, evleri yağmalananlar için, başını sokacak bir yuva bulamayanlar için üzüldük..
Her gün bir şekilde sarsıldığımız, her gün rüyalarımızda depremle uyandığımız, her gün sevdiklerimizden ayrı düşeceğiz korkusuyla yaşadığımız bu şehirde seçim heyecanı yaşanmıyor diye üzülenlerimiz var.
Yaşama sevincini kaybetmiş, en güzel düşlerini kaybetmiş, bir şeylerin düzeleceğine dair olan inancını kaybetmiş, bir gün ayrı kalsa 'Hasretinden prangalar eskiteceği" sevdiklerini yitirmiş insanların şehrinde hiçbir şey olmamış gibi heyecan beklemek akli melekelerini yitirmeyen insanların bekleyeceği bir şey değil.
Elbette ki seçimler yapılacak, elbette ki çalışılacak, uğraşılacak başarılı olmak için ter dökülecek. Herkes gönlünün aslanına oy verecek. Bu şehrin yeniden şehir olması yönünde herkes elinden geleni yapacak ve hayat devam edecek.
Ama bütün renklerini yitirmiş bu şehirde onbinlerce insanın hayatını kaybettiğini, sokakta gördüğümüz her 5 çocuktan birinin yetim ve yoksul kaldığını ya da yakınlarından birini depremde kaybettiğini, 10 binlerce insanın konteynerlerde yaşadığını ve konteynerlerde yaşamak için binlerce insanın sıra beklediğini unutmadan yapacağız ne yapacaksak. Düğün de yapacaksak, şölen de yapacaksak, tören de yapacaksak nara da atacaksak buna göre yapmalıyız.
Her gün biraz daha seyrelen bu şehirde seçim heyecanı yaşanmıyor diye değil, seçimler yaklaşıyor diye hiçbir şey olmamış gibi eski alışkanlıklarıyla ortalığa dökülenler için ve depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hâlâ sarılamayan yaralar için üzülmeliyiz.
Yaklaşan yerel seçimlerden dolayı heyecanlarına coşkularına sevinçlerine katılamadığımız arkadaşlar da bakmasınlar kusurumuza.
Çünkü hepimiz biz tıpkı bu şehir gibi hâlâ ağır hasarlıyız, efkarlıyız, yaralıyız, karalıyız...