Büyük Britanya İmparatorluğu deniz ötesi sömürgelerinden topladıkları ile kendi ülkesini imar etti. Osmanlı İmparatorluğu bunu yapmadı. Hatta Anadolu’nun varlıklarını sömürüp Arap yarımadasına ve Balkanlara taşıdı. Bu eleştiriye tarihçiler şöyle yanıt verirler: “Oralar da bizimdi”. İyi de Osmanlı Beyliğini imparatorluk yapan Anadolu niye “bizim” olamadı?..
Balkan savaşlarında Türkler kırıldı, Arap bedevileri değil. Üstelik savaş yıllarında Abdülhamit’in bakanları, bürokratları, İstanbul’un zenginleri ya Ermeni idi ya Rum veya Yahudi… İmparatorluğun sefasını onlar sürdü, çilesi Türk’e kaldı.
Yunan askeri Anadolu’ya ayak bastığında Anadolu’nun yoksul köylüsü sekiz, on yıl cepheden cepheye koşmuştu; Balkan Savaşları, Çanakkale, Yemen, Irak, Suriye, Filistin Cephesi…Gelinlerin yarısı duldu, sağ kalan erkeklerin yarısı sakat, yoksulluk bağdaş kurmuştu Anadolu insanının yanık bağrına.
Türk’ün Ergenekon Bozkurtu Mustafa Kemal Paşa ordu kurmakta zorlanıyordu. Topladığı savaş yorgunu askerler ilk fırsatta firar ediyor, ilk vuruşmada kaçıyordu. Onlar değil, Osmanlı idi asıl suçlu, hepsini bıktırmıştı. İstanbul’un kaymağını yiyenlerin hiçbiri cephede yoktu.
Sakarya Savaşı Türk tarihinde Türk’ün kaderinin düğümlendiği savaştır. Mercidabık, Ridaniye sinek vızıltısı, Mohaç hikaye. Hatta Malazgirt savaşından bile daha önemlidir. Malazgirt ovasında Alpaslan kaybetseydi 40-50 yıl sonra Bizans ile ikinci bir savaş olur, başka bir komutan kazanırdı zaferi. Ama Sakarya Savaşı kaybedilseydi Türkler Anadolu’dan sökülüp atılırdı.
Mustafa Kemal Paşa askeri bir deha ile Yunan ordusunu Anadolu’nun içlerine çekti. Kütahya, Eskişehir tarafındaki Yunan ordusu Haymana önlerine kadar öyle elini kolunu sallayarak da gelmedi… Mehmetçik vuruşa vuruşa geriye çekiliyordu. Öyle bir geriye çekiliş ki askerimiz şehitlerini, yaralılarını bile toplayamıyordu. İkmal yolları kesilen Yunan ordusuna öldürücü darbe Sakarya önlerinde vuruldu.
Sakarya savaşı Anadolu’da yorgun ve yoksul Türklüğün zaferidir.