Safvan Bin Muattaĺ... Kaynakların hiçbir kuşkuya mahal bırakmadan doğruladığı Sahabe...
Bugün ziyaret ettim. Birkaç hususu paylaşmak isterim.
İnanç turizmi, piknik sahası, mezarlık, külliye, cami... Kompleks bir yapı. Her şey düşünülmüş. Kısmen yapılmış da. Kısmen diyorum, çünkü eksik. Hem yapı olarak hem hizmet olarak.
Öncelikle ellerine sağlık. Yollar, park, cami, tamamlayıcı imalatlar yerli yerinde. Sorun yok.
Peyzaj da ihmal edilmemiş. Bordürler, çimler, çalılar, ağaçlar... Hepsi tamam.
Ancak yetersiz. Bu tür yapılar yahut mekanlar yapmakla kalmaz günlük, anlık bakım ister. Çimler ve ağaçlar sulanacak. Uzayınca biçilecek. Çer çöp toplanacak. Banklar, tuvaletler, lavabolar tertemiz olacak. İşaretler, uyarıcı levhalar, ışıklar bakımlı ve faal olacak. Bunun için gerekli ekipman ve personel hazır kıta, 7/24 hizmet verecek.
Yetmedi, siyasiler, yöneticiler, kurumlar, firmalar hatta akil adamlar rol üstlenecek, tanıtım yapacaklar.
Bu saydıklarımın hiçbiri yok.
Hazır çim kullanılmış, kurumuş. Personel desen yok. Temizlik hiç yok. Çimler yarım metre.
Mangal ateşi dam boyu... Mezarlık, mezarlığın yanında mangal...
Bi kere şuna karar verelim.
Burası piknik yeri mi?
Eyüp Sultanda mangal... Olacak iş mi?
Tamam, çayını kahveni getir.
Hatta yemeğini de getir. Ama Mangal olmaz kardeşim. Duaların havada uçuştuğu yerde meşe kömürü de ne oluyor?
Ayıp yahu...
Havaya uymuyor bir kere. Atmosfere uymuyor. İçeride dua ediliyor, namaz kılınıyor, Kur'an okunuyor, dışarıda pirzola kokusu... Yapmayın.
Bitmemiş, belki ondan diyeceğim, biten yeri biliyorum.
İstanbul değil burası efendim.
Deniz yok. Oman Yok. Nem yok.
Toprak çatlıyor... Taşlar ateşe kesiyor.
Tamam.
Yine de çaresiz değil.
...
100 Ha'da olsa orman var.
Yapraklı türlerle yenisi kurulabilinirdi.
Daha ilerisinde de orman tesis etmiştik.