Başlığa baktığınızda ne alaka dediğinizi duyar gibiyim...
Aslında işaret ettiğim şey kullanıcı - yapı ilişkisinden başka bir şey değil. Tasarım kavramı denilen şey olmayan bir şeyi ete kemiğe büründürmek değildir. Tasarım; kullanıcının tasarlanan yapıyı kullanım alışkanlığı ve kullanım konforu ile ilgilidir. O sebeple Şadırvan örneği ile kenti ilişkilendirdim.
Şadırvan tasarlarken oturma yerini diz boyuna göre tasarlarsan o şadırvanda abdest alanı perişan edersin. Nedir püf noktası; oturma yeri ile musluk arası diz boyuna ilave yarıdan fazlası kadar da mesafe bırakıp ayak koyacak askı ünite koyarsın. Musluğu ise dirsek ile omuz arası mesafe kadar öne yerleştirirsin. Bu bize neyi işaret ediyor?
Kullanıcının tasarlanan yapıyı maksimum fayda ve konforla kullanmasını sağlıyor.
Kentlerin tasarımında da bu anlamda tıpkı şadırvan kullanıcıları gibi bazı ana unsurları esas alınır.
ŞEHRİ planlarken de kent kullanıcılarının alışkanlıklarını esas alıp üzerine daha konformist bir plan dili gelistirirsin. Kentsel dokunun tezahürü kentlinin kullanım alışkanlıklarını örüntüleyip optimal fayda üzerine projekte edilip tasavvur edilir. Aksi taktirde yapılan tasarımlar hayatı kolaylaştırmanın aksine sorun yumağı haline dönüştürür. Daha net tabir ile ; yanlış tasarlanmış şadırvanda perişan ettiğini şehirde feryat ettirirsin.
Bu bağlantı tasarımın en basit anlatımıdır. Bu yapmak ise ehil bir fikir dünyası ve toplumu tanıyan bir el gerektirir. O sebeple ehil ve liyakat önemlidir.