RAMAZAN PİŞKİN HOCA
Diyarbakır’dan İstanbul’a Uzanan Hüzünlü Yolculuk
Merhaba sevgili okuyucularım, bugün sizlere rahmetli Ramazan Hoca’nın, toplumun sevgisini kazanmış bu değerli insanın, nasıl haince öldürüldüğünü ve arkasında bıraktığı hüzün dolu hikayeyi anlatacağım.
Diyarbakır’ın sembol isimlerinden biri olan Ramazan Pişkin, nam-ı diğer Ramazan Hoca, yakın zamanda İstanbul’un Fatih semtinde trajik bir şekilde hayata veda etti. Diyarbakır’da küçük yaşlardan itibaren öğrendiği bilgileri halkla paylaşarak tanınan Pişkin, filozof kimliği ve toplumda bıraktığı derin izlerle biliniyordu. Ancak İstanbul’a taşınmasıyla birlikte hayatı, onu tanıyanlar ve sevenleri için acı dolu bir sona ulaştı.
Ramazan Hoca, Diyarbakır Ulu Cami’de verdiği sohbetlerle büyük bir kitleye hitap ediyordu. Diyarbakır’da “Filozof Ramazan” olarak bilinen Pişkin, özellikle gençler arasında bilgiye olan düşkünlüğü ve felsefi sohbetleriyle tanınmıştı. Ramazan Hoca’nın sohbetleri, dinleyicilerine derin dini ve felsefi bilgiler sunarak onları düşünmeye teşvik ediyordu. Diyarbakır’ın kültürel ve dini yaşamında önemli bir figür haline gelmişti. Ne var ki, hayatındaki bazı olaylar onu İstanbul’a göç etmeye zorladı. Kendi anlatımıyla, Diyarbakır’da yaşadıklarını İstanbul’da da paylaşmak istiyordu. Ne yazık ki bu yeni başlangıç, beklenmedik bir trajediyle sonuçlandı.
İstanbul Fatih’te kendisine ait bir çay ocağı işleten Ramazan Pişkin, 31 Ocak 2024 günü kimliği belirsiz bir kişinin bıçaklı saldırısına uğradı. İstanbul Valiliği tarafından yapılan açıklamaya göre, Pişkin, göğsünden aldığı üç bıçak darbesiyle ağır yaralandı ve hastaneye kaldırılmasına rağmen kurtarılamadı. Cinayet, Cerrahpaşa Mahallesi Kocamustafapaşa Caddesi üzerinde bulunan çay ocağında gerçekleşti ve olayla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlatıldı.
Ramazan Pişkin’in cinayetiyle ilgili olarak ortaya çıkan detaylar, olayın sadece bir tesadüf olmadığını gösteriyor. Pişkin, yakın zamanda yaptığı bir video açıklamasında çeşitli tarikatlarla ilgili söyledikleri yüzünden tehdit aldığını belirtmişti. Çevresindeki insanlar tarafından sürekli rahatsız edildiğini ve dükkânına gelip huzurunu kaçırdıklarını dile getirmişti. Bu tehditlerin ciddi boyutlara ulaşması, Pişkin’in ölümünün arkasındaki olası sebeplerden biri olarak görülüyor. Pişkin’in bu açıklamaları, yaşadığı baskı ve tehditlerin boyutlarını gözler önüne seriyor.
Cinayetten bir gün önce, Halil İbrahim Galya isimli bir vatandaş ve arkadaşları, Ramazan Pişkin’i ziyaret etmişlerdi. Galya’nın anlattıklarına göre, Pişkin oldukça tedirgin görünüyordu. Işıkları kapalı tutması ve huzursuz tavırları, tehditlerin kendisini ne kadar etkilediğini gözler önüne seriyordu. Ziyaretçilerine sürekli tehdit edildiğini ve Diyarbakır’dan İstanbul’a taşınma sebebinin bu olduğunu anlatmıştı. Bu ziyaret, Pişkin’in son anlarındaki psikolojik durumu hakkında önemli ipuçları sunuyor.
Ramazan Pişkin’in ölümü, onu tanıyanlar için büyük bir şok oldu. Diyarbakır’da halk arasında sevilen ve sayılan bir figür olan Pişkin, zaman zaman akıl sağlığı yerinde olmadığı gerekçesiyle Elazığ Fetih Sekin Şehir Hastanesi’nde tedavi altına alınmıştı. Sosyal medyada #RamazanHocaYalnızDeğildir etiketiyle gündeme gelen Pişkin, toplumun farklı kesimlerinden insanlar tarafından desteklenmişti. Pişkin’in bilgiye olan düşkünlüğü ve bu bilgiyi paylaşma arzusu, onu sadece bir din adamı değil, aynı zamanda bir düşünür olarak da tanımlıyordu.
Ramazan Pişkin’in trajik ölümü, sadece bir cinayet vakası olmanın ötesinde, toplumun farklı kesimlerinde derin yankılar uyandırdı. Onun ölümünün ardından, pek çok insan sosyal medya üzerinden üzüntülerini dile getirdi ve adalet talep etti. Diyarbakır’dan İstanbul’a uzanan bu hüzünlü hikaye, bir insanın bilgiye olan tutkusu ve bu tutkunun getirdiği tehlikeleri gözler önüne serdi. Ramazan Hoca, yaşadığı tüm zorluklara rağmen, ardında derin izler bırakan bir filozof olarak anılmaya devam edecek.
Ramazan Pişkin’in ardından, onun mirasını ve hatırasını yaşatmak için çeşitli girişimlerde bulunuldu. Diyarbakır’da ve İstanbul’da onun adına anma törenleri düzenlendi, sohbetlerinin ve öğretilerinin derlendiği kitaplar yayımlandı. Ayrıca, Ramazan Hoca’nın bilgiye ve eğitime verdiği önemi vurgulamak amacıyla burs programları ve eğitim projeleri hayata geçirildi. Onun bilgiye olan aşkı ve topluma hizmet etme arzusu, ardında bıraktığı mirasın temel taşları oldu.
Ramazan Pişkin’in trajik ölümü, toplumda derin bir üzüntü yaratırken, onun bilgiye olan tutkusu ve bu bilgiyi paylaşma arzusu, ardında bıraktığı en değerli miras olarak kalacak. Diyarbakır’dan İstanbul’a uzanan bu hüzünlü hikaye, bir insanın bilgiye olan düşkünlüğünün ve bu tutkunun getirdiği tehlikelerin çarpıcı bir örneği olarak hafızalarda yer edecek.
Ramazan Hoca, yaşadığı tüm zorluklara rağmen, ardında derin izler bırakan bir filozof olarak anılmaya devam edecek.
Mekanı cennet olsun.
Ey masum kanına giren zalim eller,
Gönüllerinizde daim olsun vicdan azabı.
Her nefesinizde duyun o masumun feryadını,
Hesap gününde karşınıza çıksın her günahınızın hesabı.
Sevgi Ve Umut Dolu Günler Diliyorum.
HOŞÇA KALIN.
FETHULLAH DOĞALA
10.HAZİRAN.2024