Son seçimlerde bazı vatandaşlarımız kimin geleceğine bakmaksızın kimlerin öncelikle gitmesi gerektiğine karar vererek oylarını kullandı.
Bazı vatandaşlarımız da kimlerin gelmemesi gerektiğini düşünerek karar verdi ve oylarını bu öncelikle kullandı.
Seçimlerde oylarımızı yöneten korkularımız ve nefretlerimiz oldu.
Seçimi, kötü yönetimden kurtulmak isteyenlerle, gelen daha kötü olabilir diyenlerin öncelikleri belirlerdi.
İdeolojiler, fikirler ve inançlar seçmen gözünde vazgeçilmezliklerini ve önceliklerini yitirdi.
Aslında partiler için olmaz ise olmaz bu değerler iken, kimlik belirleyen bu değerler önceliklerini korkulara ve nefretlere bıraktı.
Bu durum toplumsal bir travmadır.
Ümit olmaktan çıkan siyasi partilerin ve kadrolarının kimliksiz çizgileri ve antidemokratik yapıları seçmen gözünde güven kaybetmelerine neden oldu.
Partisi için sınırsız bağlılıkla fedakarlık yapmayı göze alacak partililerin varlığından bahsetmek artık mümkün değil.
Tek çare partilerin kimliklerini silikleştiren ve siyasetin seviyesini düşüren kadroların, partilerin başında kalmasına zemin hazırlayan ve fırsat veren “Siyasi Patiler” kanununun acilen değiştirilmesidir.
Ne yeni siyasi partilerin kurulması ne de siyasi partilerin kongreleri çare olabilir.
İYİ PARTİ kongresini yaptı.
CHP ve diğerleri de bir yıl içinde kongrelerini yapacaklar.
Kimse siyasetin ümit olacağını liyakat, ehliyet ve ciddiyet sahibi siyasilerin yürürlükteki partiler kanunu değişmedikçe partilerde görev alabileceğini düşünmesin.
Devlet, kurumlar ve sermaye, siyasi partiler kanununun ayakta tutuğu bu siyasi kadrolara (!) kendisini yönettirmez.
Hakkı Şafak Ses