Biraz da bu kitaptan bahsetmemiz gerekecek. Fas'tan Basra Körfezine kadar Arap coğrafyasında sanki bütün Araplar bu adamın arkasına takılmış gibi Osmanlı'ya karşı isyanda hep bu adam ve babası Şerif Hüseyin gösterilir. Halbuki isyanına katılanlar bir aşiret bile değildir 2000 kişiyi bile geçmeyen ailesidir. Hatta Arap dünyası da hiçbir itibar yoktur. İngilizler tarafından kandırılmıştır. Ne Hicaz onlara verilmiş.ne Filistin, ne Suriye, ne de Lübnan. Kral Abdullah'a bir Çerkezköy olan Amman verilmiş ve burada Ürdün devletini kurmuştur. İsrail Devleti kurulduğunda da Kudüs'te bir Filistin'i tarafından öldürülmüştür.
Bugünkü Ürdün kralının dedesidir. Kendisi Hazreti peygamberin soyundan geldiği söylenir. Ama bu kesin bilgi değildir. Bir propagandadır.
Arap coğrafyasında bırakın kitleleri arkasında sürüklemeyi İsyan bayrağını kaldırdığı bölgede ailesi dışından isyana katılan olmamıştır bu konuda bir hatırasını söyle söyle anlatıyor
İngilizlerden yardım alan, hatta Hicaz Demiryolunu havaya uçuran Lawrence ile Osmanlılara baş kaldıran Kral Abdullah bir kalede Osmanlı Bayrağını indirilirken çelişkisini şöyle anlatıyor.”Etkileyici bir manzaraydı, biraz önce indirilen bayrak düne kadar bizim de bayrağımızdı. Oysa bugün artık başka bir bayrak vardı. Bizler,dün de bugün de aynı kişilerdik. Ama bu durumdan sorumlu olanlar, İslam ve Doğu kimliğinden sıyrılıp Batı sahasına koşturanlardı.” Kral Abdullah’ın çelişkisini yanındaki şöyle yüzüne vuruyor:”Lawrence’ı demiryololarının tahribinde gerekli teknik çalışmaları idare etmesi amacıyla Melik Faysal göndermişti. Kendisinin tutucu aşiretler arasında olumsuz tesirini bildiğim için gelişine pek sevinmedim.Vehabi akidesine bağlı İbn Lüey bir keresinde bana şöyle demişti ”Almanlar Türkleri etki altına aldı diye Türklerle savaşıyorsunuz.Peki ya bu adam kim oluyor?Almanlar Türklerin dostuysa , bunlar da sizin dostunuz.O halde ne diye savaşıyorsunuz” (131-132)