985’lere kadar Türkiye’de Kürtler dışında Nevruz Bayramı kutlamalarına rastlanmazdı. Ne zaman ki PKK bu bayramı bir propaganda malzemesi olarak sahiplendi işin rengi değişmeye başladı. “Terör için önlem paketleri”nin içine “Devlet tarafından Nevruz Bayramı ithal edilmesi” fikri yerleştirildi... “Türk Dünyası’nın ortak bayramı”, “Türk’ün milli bayramı” hatta daha da ileri gidilerek “Türklerin Ergenekon’dan çıkış bayramı” takdimleriyle yeni bir bayrama kavuştuk.
Hoş geldin Sultan Nevruz!.. Niçin getirildiğini biliyoruz ama sen kimsin, nereden geldin, soyun sopun nedir?.. Şimdi bu soruların cevabını aramaya çalışalım.
Herkes gibi benim de aklıma gelen ilk konu “Madem Türk’ün milli bayramıdır, öyleyse ismi niye Türkçe değil?” sorusudur. Çünkü Nevruz Farsça bir kelimedir. Farsça’da halen kullanılan nev: yeni, ruz: gün kelimlerinden oluşmuş bileşik bir isimdir.
Dünya dillerinde bir kelimenin kökeni o kavramın tapusu anlamına gelir. Bu düşünceden hareketle Farsların tarihine baktığımızda M.Ö. II. yy da Nevruz Bayramı kayıtlarına rastlanıyor... Aslına bakılırsa Nevruz bir Zerdüşt ve Mecusi bayramı... Günümüzdeki Nevruz kutlamalarında ateş yakılması ve üstünden atlanması bile ateşperestlikten geldiğine işaret etmektedir. Türkler tarihin hiçbir döneminde ateşe tapmadıkları için Nevruz’un ilk kaynağının Türkler olması mümkün değildir.
Şimdi çağlar içinde kimler Nevruz Bayramı kutlamış oraya bakalım:
Babiller 21 Martı “Akitu Festivalı” olarak kutlarlardı.
Hititler, 21 Mart'ı Pruliyyas Bayramı olarak kutlarlardı.
Bugün Japonlar, 21 Mart'ı Shunki Korel Sai ismiyle kutlarlar.
Arnavutlar ise 21 Mart Sultan Nevruz olarak kutlar.
Çinde Yüenşiao adıyla Nevruz/Bahar Bayramı kutlamaları yapılır.
Türk dünyasının tamamında Nevruz’un kutlandığı bir gerçek. Hatta Türk Dünyası’nın tamamında Nevruz kelimesiyle hiç oynanmamıştır. Türk dünyasında Nevruz’un kutlanır olması “Türk’ün milli bayramı” olduğu anlamına gelmez. Millet olarak konuları abartmayı çok severiz. “Nevruz Türklerin Ergenekon’dan çıkış bayramı” abartısı da bunun tipik bir örneğidir. Ben Ergenekon’dan sadece Türklerin çıktığını biliyorum. Peki, Farslar, Japonlar, Çinliler, Hititler, Babiller de Nevruz kutladıklarına göre acaba Ergenekon’dan çıkarken onlarda mı yanımızdaydı?.. Nevruz kutlamaları ile onlarda mı Ergenekon’dan çıkışı kutluyorlar?.. Mecusiliğin devamı mahiyetindeki Bahailer de Nevruz kutlaması yapıyorlar. Acaba Bahailer de mi Ergenekon’dan bizimle beraber çıktılar?..
Şimdi gelelim Kürtlere. 1970’li yıllarda ortaya atılan uyduruk Kawa efsanesi ile Nevruz’a “Kürt Özgürlük Bayramı” mahiyeti kazandırılması tam bir komedidir. Çünkü tarihi kayıtların hiçbirinde Kürtlerin mecusi yani ateşe taptıklarına dair bir kayıt yok. Bu Zerdüşt geleneğini devlete isyanda terör unsuru olarak kullanmakla hem kendilerini mecusi ateşine attılar hem de Türkleri...
19 Şubat 2010 tarihli toplantısında UNESCO 21 ve 22 Martta kutlanan Nevruz Bayramını Türk’ün milli bayramı olarak değil “Somut olmayan dünya kültürel mirası” listesine aldı. Doğru olan da buydu. Çünkü 1 Mayıs Dünya İşçi Bayramı gibi enternasyonel bir gündür. Kökeni Fars olsa da kuzey yarım küredeki bütün halklar tarafından kutlanan astrolojik bir gündür.
Astrolojik olarak 21 Mart, burçlar sırasında ilk olarak yer alan koç burçunun başlangıç günüdür. Nevruz, baharın ilk günüdür ve bu gün kuzey yarım kürede gündüz gece eşitliğinin oluştuğu gündür. Ayrıca hem kuzey hem de güney kutbu aynı anda gündoğumu hattındadırlar ve gün ışığı her iki yarımküre arasında eşit olarak paylaşılmaktadır.
Anlattığım gerekçelerle Nevruz’u “Türk’ün milli bayramı” olarak içime sindiremiyorum; Türk dünyasının ortak kutlaması olsa bile... Varsayalım ki iki asır sonra Paskalya kutlamaları bütün Türk dünyasına yayılsa bu defa “Paskalya Türk’ün milli bayramıdır” mı diyeceğiz?..