Nihayet, bugün tapu senedimizi geri aldık ve mülkiyetin bizde bulunduğunu bütün dünyaya resmen ilân ettik. Kutlu olsun!
Ayasofya, sadece bir cami değildi. Dünya mabet mimarisinin en güzellerinden Sultanahmet, Fatih, Beyazit, Yeni Cami gibi büyük camilerimizin merkezinde yer alan Ayasofya sadece bir cami değildi. İbadet etmeye ihtiyacımız olduğu için, o bölgede yeni bir cami ihtiyacı duyduğumuz için de Ayasofya'yı istemiyorduk.
Ayasofya'yı sadece bir mabet olarak da hiç görmedik. Evet, İstanbul'u açan Fatih'le ve fetihle eş değer bir mabettir. İstanbul'daki ilk namazgâhımızdır. Fatih'in vakfiyesi ilk cami-yi şerifimizdir. Bu güzide niteliklerle bezenmiş, yüzyıllardır sultanların, evliyaların, ihlaslı müminlerin kubbesi altında Yüce Rabbimize münacatların yapıldığı, niyazların nakşedildiği önemli camiidir. Ama, sadece bir camii değildir.
***
Ayasofya; bir semboldür. Hilâl'in Haç karşısında galebe geldiği en güçlü sembollerinden biridir.
Ayasofya; Mekke-yi Mükerreme, Medine-yi Münevvere, Kudüs-i Şerif, Şam-ı Şerif gibi kutsanmış İSTANBUL'un Türk ve İslâm oluşunun sembolüdür.
Ayasofya; âlemlere rahmet olarak gönderilen En Büyük İnsan tarafından övülmeye lâyık bulunan Fatih'in, fethin ve fetheden Mehmetçiğin mübarekliğinin sembolüdür.
Ayasofya; "Papa'nın külahı yerine, Türk'ün sarığını tercih ederim." kabullenişinin, teslimiyetin ve inanışın sembolüdür.
Ayasofya; aziz Türk milletinin yükselişinin, tekrar dirilişinin ve güçlenişinin bütün dünyaya haykırışının bir sembolüdür.
Ayasofya, mankurtlaştırılmak istenen, yok hükmünde görülen aziz Türk milletinin hakimiyetinin sembolüdür.
Ayasofya; mazlumların hamisi, zalimlerin korkulu rüyası aziz Türk milletinin yeniden kendini buluşu ve dirilişinin sembolüdür.
Ayasofya; Musevi-Hıristiyan ittifakının her türlü düşmanca emel ve faaliyetlerine "dur!" deme cesaretinin bir sembolüdür.
Ayasofya; medeniyetler kurmuş, kökü bin yıllar öncesine dayanan zengin kültür varisi, mukaddes değerlerin yüceliğine inanmış ecdat torunları aziz Türk milletinin bir sembolüdür.
Ayasofya; Siyonist - Evangelistlerin başını çektiği YENİ DÜNYA DÜZENİ'ne karşı, "ONE MİNUTE" ten sonraki, uluslar arası insanlık adına hakkı savunma sembolüdür.
Hangi gerekçelere dayanırsa dayansın, 86 yıllık hasret bitti.
İsmet İnönü, Celal Bayar, Cevdet Sunay, Cemal Gürsel, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül gibi cumhurbaşkanları; Adnan Menderes, Bülent Ecevit, Bülent Ulusu, Necmettin Erbakan, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz gibi başbakanlar geldiler ve gittiler. Ama, bu görev; Recep Tayyip ERDOĞAN'a nasip oldu.
O'nun döneminde, Ayasofya'nın üstündeki kara bulutlar dağıldı, dağıtıldı. Bu nasip işidir.
Nasip edene şükürler olsun!
Nasip olana, nasibi görene ve idrak edene ne mutlu!..
***
Yunanistan, yas ilân etmiş… Moskova, "Doğru bir karar değil." demiş. Papa, "Derin üzüntü içindeyim." der, dururmuş… AB, köpürüyormuş… ABD, "Karardan vazgeçilmeli." diyormuş… İsrail, hince ve sinsice, gülüyor; hem seviniyor, hem üzülüyormuş… Kimin umurunda…
Öldürmek kadar ölmeyi de göze alıyorlarsa, buyursunlar…
"Felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin,
Dönersem kahpeyim, millet yolunda bir azimetten."
Sayın Cumhurbaşkanımız ERDOĞAN'ın hatırlattığı ve Necip Fazıl'ın dediği gibi;
"Surda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes...
Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!"
***
Nasip edene şükürler olsun!,
Nasip olana, nasibi görene ve idrak edene ne mutlu!..