Yalnızlık samimi ülkücülerin kaderidir. Çünkü iman ve ihlas siyasette geçer akçe değildir. Samimi ülkücüler beynini kiraya vermez, kula kulluk etmezler.
Naci Memiş'in "Ben Kurani ve Turani bir ülkücüyüm" sözü belleğimdedir. Çok iyi bir hatipti, veciz cümleler kurardı. Ezberlenmiş kalıplara, sloganlara sığınmazdı. Tayyip Erdoğan Ak Parti'yi kurarken "Gel beraber siyaset yapalım" diye defalarca teklifte bulunmuştu.
Çevresindekiler Erdoğan'a sorarlar: "Bu Naci Memiş'te niye bu kadar ısrarcısınız?"
Erdoğan'ın cevabı şöyledir:
"Benden sonra Türkiye'nin ikinci büyük hatibidir, imanlı ve ihlaslıdır."
Erdoğan'ın ısrarcı olduğu Naci Memiş'e Devlet Bahçeli hep soğuk davranmıştır. Dahası Ülkü Ocaklarında sadece bir kere seminer konuşması yapmış sonrasında yasaklanmıştır.
Meral Aķşener, tivıtırdan ne kadar zerzevat varsa toplayıp parti kurmuş Naci Memiş gibi bir değer hatırına gelmemiştir.
Başbuğ Naci Memiş'i yanına alırken ondaki cevherin farkındaydı, Tayyip Erdoğan da fark etmişti ama Bahçeli ve Akşener'in kriterleri başkaydı, çünkü hassasiyetleri uyuşmuyordu...
Sana ne diyeyim ey kahpe devran!.. Gönül isterdi ki Naci Memiş'in 50 yıllık ülkü mücadelesini vekillik ile taçlandıralım.
Olmadı bre!..
"Kurani ve Turani ülkücülük" deyimi onun bize mirasıdır. Naci Memiş gibi değerleri ancak ölümünde hatırlar "Vay beee!.." deriz, unuturuz üç gün sonra...
Köşesinde yalnızlık karanlığında daha binlerce Naci Memişleri var bu hareketin...