Çocuklarımızın ufak tefek isteklerini yerine getiremiyor oluşumuz bizim ya da çocuklarımızın suçu değil.
Sonuçta bir çocuk isteği dediğin nedir ki? Bir çikolata, bir ayakkabı, bir üst baş, bir tablet, bir telefon, bir tuttuğu takımın forması, bir de ayaklarını yerden kesecek bisiklet.
Çocuk isteği bu sonuçta, ev değil, araba değil, yat değil, kat değil, liman değil.
Kazancımızın çocuklarımızın, her çocuğun hakkı olan ufak tefek isteklerine yetmiyor oluşunda çocuklarımızın bir günahı yok.
Hırsımızı, öfkemizi çocuklarımızdan çıkarmayalım.
Bu pahalılığın sebebi, bu paramızın para etmeyişinin sebebi, bu helal yoldan ne kadar kazanırsak kazanalım hiçbir şeye yetmeyişimizin sebebi çocuklarımız değil.
Bu artık bütün çarkları bozulmuş bu yönetim ve ahlak anlayışıyla dikiş tutması zor görünen düzenin sorumlusu çocuklarımız değil.
Gücümüz düzeni bu hale getirenlere yetmeyince ya evin içindekilere ya yakın eşimize dostumuza saldırıyor öfkemizi onlardan çıkarıyoruz.
Bir çalışanın kazancı evinin ve çocuklarının ihtiyacını karşılamaya yetmiyorsa bu çalışanın da suçu değil.
Suç, alın teriyle kazanılan paranın hiçbir ederinin olmamasında dahli olanlarda.
Onların, yaşadıkları saraylarda uykuları kaçmadıkça biz ilelebet rahat uyuyamayacağız ve çocuklarımızın en ufak isteklerini kan parası gibi göreceğiz demektir.
Gücümüzün yetmediklerine olan öfkemizi, eşimizden dostumuzdan, çoluk çocuğumuzdan çıkarmayalım.
Bütün isteklerini toplasan, edeceği çam sakızı çoban armağanıdır
Bu çam sakızı çoban armağanı ufak tefek şeyleri almaya gücümüzün yetmeyişi başkalarının, rüyalarımızda görsek hayra yormayacağımız düşlerini gerçekleştirmek için birbirimizle yarışıyor, ellerimiz çatlayıncaya kadar alkışlıyor olmamızdandır.
Ufak tefek isteklerinden dolayı çocuklarımıza kızmayalım, ne onlara ne kendimize lanet okumayalım. İsteklerini yerine getiremesek bile bütün umutları biz olan ve bizden istekte bulunabilen çocuklarımız var diye Tanrı'ya şükredelim.
Ama kazancımızın çocuklarımızın isteklerini karşılamaya yetmediği bu düzenin sorumlularını da tek başına Allah'a havale etmek yerine elimiz tutuyor, gözümüz görüyor, aklımız eriyorken mücadelemizi sürdürelim; ama çarpışarak ama konuşarak ama yazarak ama buğzederek ama susarak...