Milliyetçiler Umut Olmak Zorunda

Bu gün umut olmak zorundayız, çok güçlü ve nitelikli bir STK ile Türk Milliyetçileri siyasetin böldüğü kadroları çok güçlü bir çelik yumruk haline getirebilir.

Abone Ol

Türk Milliyetçileri açısından yeni bir kilometre taşı oluşturmak zor değil.

Doğru bir teşkilatlanma modeli ve mücadele metodu yarınlar için bir güvence oluşturabilir. Çok güçlü ve nitelikli bir STK ile Türk Milliyetçileri siyasetin böldüğü kadroları bir çelik yumruk haline getirebilir.

Tekrar toparlanabiliriz. Umut olmak zorundayız.

Bu adım için ilk önce iyi yetişmiş Milliyetçi Aydın hareketine ihtiyaç var. Güven veren aydın beraberliği yukarıdan aşağıya doğru yeni bir gayret mesajı verebilir.

Bir analiz yaptım. Aşağıda görüşlerinize sunuyorum.

Milliyetçi mücadele adamı için aşırı özgüvene dayalı hayalperestlik ve endişeye dayalı teslimiyet iki kör kuyu gibidir.

Bu iki kör kuyunun içine düşenler ülke gerçeklerinden koptular. Onları yeniden aktif hale getirmek zor değil.

Hayalperest olmayacağım diye mevcut hale teslim olanlar, düzene teslim olmayacağım diye yel değirmeniyle savaşanlar..

Bu iki uç bataklık bazı milliyetçileri boğan bir bataklık oldu.

Oysa bizim için bu iki olumsuz uç arasında makul ve akla dayalı olan, ülke ve dünya şartlarına uygun mücadele metodu ve vasıtaları gerekli idi.

İşte boş bırakılan alan budur. Bu hususta kafa yormak yeni bir yol açmak gereklidir bence.

Çünkü;

Siyaset sahası ve Particilik dışında mücadele alanı geliştiremeyen Milliyetçiler arasında zamanla çok farklı kimlikler zuhur etti.

Bu kimliklerden birisi, nihai hedefini tam bilmeyen, sadece parti mensubiyeti sayesinde kendisini oldum zanneden, Türk Milliyetçiliği davasını fikri boyutuyla özümseyememiş, günlük hayatta sıradan ve amaçsız insanlar gibi yaşayanlar.

Bu tip milliyetçilerin faturası ağırdır.

Diğer farklı kimlik ise tüm umutları yok olmuş karamsar, inançları zedelenmiş, özgüveni yok olmuş, her halde biz bittik diye köşesine çekilmiş ve sayıları çok fazla milliyetçiler.

Bu tipler için dava kavramından uzaklaşarak sistemin sınırları içinde kendi kafasını okşayan yeni bir siyasi lidere tabi olmak en doğru yol gibi göründü. Oysa parti araçtı. Aracı amaç haline getirdi bazılarımız. Politik tavırlar kimliğimizi yıprattı.

Heyecanın ve ideallerin böylesi bir gafletle yitirilmiş olması milliyetçi mücadelenin hızını kesti.

Bir başka Milliyetçi insan tipi ise şu şekilde gelişti.

Yılardır mücadele ediyoruz bir adım ilerleyemedik diyen farklı bir kimlik.

Onlar mücadele neticesinde Milliyetçilik adına somut başarıyı ben milliyetçiyim diyenlerin niceliklerine yani sayılarına bakarak ölçmek çabasında olanlardır.

Yani sayı olarak çoğaldık ama neden somut başarı elde edemedik diyenler.

Meseleye bütünsellik anlamında bakamayan, iyi yetişmiş kadro - arzu edilen sosyal yapının izlerini taşıyan kurumsallaşma- sanat edebiyat, iktisadi konular gibi alanlarda varlık oluşturmak gibi sosyo politik ilerlemeler olmadan sadece sayı ve kalabalıklarla sonuç alınamayacağını bilmeyenler..

Yani, Milliyetçi toplum yapısına uygun insan modelini ve kurumları dün oluşturamadık bugünde önder ve örnek milliyetçi insan yetiştirmek hedefimizin olmadığını göremeyenler.

Unuttuğumuz bir nüans var.

Milliyetçi mücadele ve Milliyetçi toplum yapısı oluşturmak hedefi ile ilgili her türlü gayretler birbirine bağlı bir bütünsel süreçtir.

Bu mücadele sürecinde her hangi bir zaman diliminde varlık göstermiş bir milliyetçi kendisinden sonra gelenler açısından noksanlıkları ile göze çarpan konumda olursa ilerleme var demektir.

Hal böyle iken biz geçmiştekilere gıpta ile bakan durumdayız.

Geçmişteki mücadelenin üstüne bir katkı koyamamış olanların feryatlarını dinliyoruz. Bir alternatif yola ihtiyaç var. Siyasal İslam ve ümmetçilik anlayışı çözülüyor.

Bugün, Türkiye coğrafyasında var olan fikir ve düşünce akımlarının tek alternatifi kültür Milliyetçiliğidir. Buna bağlı olarak Milliyetçi kadro iktidardır.

Ancak bu, çok kolay ve zahmetsiz olarak elde edilecek bir sonuçta değildir.

Örgütlü cehalete ve ruhunu kaybetmiş yığınlara, ayrıca maddenin güdümünde kendini inkar etmiş yapılara karşı kolay bir başarı görünmüyor.

Bizim arzu ettiğimiz gibi bir sonuca evrilebilmemiz için zamanla bozulmayan, en küçük bir zor rüzgarında savrulmayan, kararlı bir aydın birlikteliği ile yola yeniden çıkmak gerekir diye düşünüyorum.

Kısa süreli siyasi beklenti ve şahsi çıkar hesabı yapmadan etkili ve belirleyici güç kaynağı oluşturmak.

Çünkü, örnek milliyetçi kimlik somut olarak kendisini gösterdiği zaman yeterli güvenceyi telkin edecektir.

Önceliği parti taraftarlığı olmayan ve fakat siyaset alanından da tümüyle kopmamış milliyetçi mücadele insanı Türk Milliyetçiliği mefkuresini her zaman aktüel halde gündemde tutmalıdır.

Gerçek dava adamları fikriyatını özümsemiş ve günlük hayatına uygulamış, kurumsallaşmış olanlardır.

Yani, iktidar olmalıyız, neden iktidar olamıyoruz naraları atıp kabahati toplumda aramak yetine her Türk milliyetçisi bulunduğu muhitte ve kurumda çevresinde yaşayan insanların gönlünde kalbinde iktidar olmalıdır. Bunun için verilecek mesajlar, somut çalışmalar yapmak önem arz eder.

Hiç bir şey yapmadan salt particilik didişmeleri milliyetçi mücadele boyutuna zenginlik katmaz, katmadı zaten.

Bu anlamda;

Uzun soluklu, her sosyal dilimde teşkilatlanmış, kurumsal yapıları olan, ülke gerçeklerini doğru okuyan, reaksiyoner olduğundan daha çok aksiyonu önceleyen bir yeni başlangıç geçmiş mücadeleye de anlam katacaktır.

Reaksiyoner tavırların büyülü etkisine kapılmadan yavaş yavaş emin adım ve kalıcı etkilerle aksiyon yolunda ilerleyerek canlı iri ve diri bir yapının oluşmasına vesile olmak zor değil.

Kendi kurumlarımızı ve önderlerimizi sorgulamak, hatta zaman zaman hesaplaşmak. Hem kendimizle hem de sistemle yüzlemek esasına dayalı naif metotlar olmalıdır.

Bu şekilde, neredeydik nereye gidiyoruz soruları ile sapmaları önleyebiliriz. Ayrıca sorgulamak yani hem kendimizi hem de sistemi sorgulamak bulanıklıkları siler. Sorgulamak netlik oluşturur ve güven empoze eder.

Fikren ve somut gerçekler üzerinden sosyal hayatta üretken olamamak Milliyetçiliği yozlaştıran yani slogana hapseden bir zehirdir. Sistemi sorgulayıp yeni sistem önerisi sunabilmek için Milliyetçi Aydınlar birleşmek ve netleşmek zorundadır.

Türk Milliyetçilerinin her konuda söyleyecek sözü ve fikri olmalıdır. Hamasetten uzak gerçekler üzerinden fikri gelişme olmazsa olmazdır çünkü.

İnanmak, umut ederek yaşamak. Büyük bir koruyucu enerjidir.

Milliyetçilere inanacakları ve umut besleyecekleri yolu ancak Milliyetçi Aydın birlikteliği sunabilir.

Yani egolardan sıyrılmış biz duygusunun boy gösterdiği önder Aydın lokomotifi.

İhtiyacımız olan budur. İşte bu başlangıçla darmadağın olmuş on ayrı siyasi parti ile birbirinden uzaklaştırılmış Milliyetçi tabanı bir baskı unsuru haline getirip yeniden yek vücut olunabilir. Fikir mücadelesinin ölü ve yaralıları vardır. Yaralıları tedavi edecek ve sağlam kalanlarla bir bütün oluşturacak net bir STK ile çok başarılı olunabilir diye düşünüyorum.

Sonuç: Milliyetçi Aydınları siyaset üstü bir alanda bir araya getirmek mümkün mü?

Lütfen görüşlerinizi yazınız.