Malazgirt Ovası'na Hristiyan Türkler yani Kıpçaklar, Peçenekler, Kumanlar, Uzlar geldiler. Uzaklardaki Başbuğ Alparslan'ın ordusuna baktılar... Vuruşma öncesi atlarının kuyrukları bağlanmıştı. Onlar da atlarının kuyruklarını düğüm yapmıştı.
İşte bunun adı kültürdür, Türk kültürüdür...
Afşin Bey emrindeki atlı birliğe haykırdı:
" - Haydi yiğitler, ileriii!.."
O da ney?..
Aynı dili konuşuyorlardı.
O yıllarda dünya halklarında bugünkü anlamı ile millet bilinci yoktu. Ama dil ve kültür öğeleri insanları kaynaştırıyordu.
Afşin Bey, Artuk Bey, Kutalmışoğlu gibi komutanların verdiği Türkçe buyruklar Hristiyan Türkleri titretip kendine getirdi... Konuşulan dil ve kuyruğu bağlı atlar onlara Türklüğünü hatırlatmıştır...
Çağımızda bile dil millet olmanın birinci özelliğidir...
"Devlet-i ali için cephe-i cenubiden müfrezeler nizam al!.."
Bu da savaşta bir Osmanlı buyruğudur.
Eğer Malazgirt Savaşı Farsça ve Arapça'nın baskın olduğu Selçuklunun yıkılış veya Osmanlı döneminde yapılsaydı Hristiyan soydaşlarımız asla o dili anlayamaz ve saf değiştirmezlerdi.
İşte o yüzden diyoruz ki:
"BÜTÜN TÜRKLER TÜRKÇE KONUŞMALIDIR!.."
Arabi, Farisi değil...
Malazgirt Savaşını bize kazandıran Türkçedir, Hristiyan Türklerle olan dil ve kültür birliğimizdir.
Araplarla olan din birliğimizin acısını Suriye ve Filistin cephesinde yaşadık, yaşattılar. Bugün ise Ege'de Suudi, Mısır uçakları Yunanistan ile ortak manevra yapıyorlar.
Araplaşan soydaşlarımız, daha mı uyanmayacaksınız?..