Küçük Kalbin Büyük Tesellisi

Zeynep, doğum gününü kutlamak için günleri sayıyordu. Renkli balonlar, pastalar, mumlar ve arkadaşlarıyla dolu bir doğum günü hayali kuruyordu.

Abone Ol

Merhaba sevgili okuyucular, bugün size küçücük bir kızın kocaman yüreğine sığdırdığı büyük bir teselli hikâyesini anlatmak istiyorum. Her şey, Zeynep’in sekizinci yaşına girmeye hazırlandığı o heyecan dolu günlerde başladı.

Zeynep, doğum gününü kutlamak için günleri sayıyordu. Renkli balonlar, pastalar, mumlar ve arkadaşlarıyla dolu bir doğum günü hayali kuruyordu. Ancak babası uzaklarda, bambaşka bir ülkedeydi. İş için Irak’taydı ve Zeynep’in yanında olamayacaktı. 
Babası, ona ne kadar çok gelmek istediğini anlatan uzun bir mesaj gönderdi. 
Zeynep, ekranda babasının özlemle dolu sözlerini okurken, küçük kalbinde bir sızı hissetti. Ama tam da o anda, o minicik yaşına rağmen, olgun bir insanın vereceği türden bir karar aldı.

Küçük Zeynep, telefonu eline aldı ve babasına bir ses kaydı gönderdi. Babasının üzgün olduğunu hissetmişti ve hemen onu rahatlatması gerektiğini düşündü. 
Sesinde ne bir kırgınlık ne de hayal kırıklığı vardı:

“Babacığım, seni çok özlüyorum ama hiç üzülme, tamam mı? Sen yanımda olamasan da ben hep kalbimde seni taşıyorum.
 Zaten seni anlamak zor değil, babacığım. Biliyorum, işlerin var ve bizim için çalışıyorsun. Ben mutluyum, sen de mutlu ol. Doğum günümü kutlamamız için başka zaman da olur. En büyük hediyem senin mutlu olman!”

Zeynep’in bu sözleri, babasının kalbinde tarifsiz bir hüzün ve gurur bıraktı. Babası, orada, Irak’ta, Zeynep’in bu kadar olgun ve anlayışlı olmasını düşünürken gözyaşlarına engel olamadı. Kızının küçücük bedenine, dünyaları sığdıran bir sevgi ve sabır nasıl sığmıştı?

Zeynep, belki mumları kendi üfleyecek, arkadaşlarıyla oynayıp pastasını kesecekti. Ama her dilim pastada babasının sevgisini hissedecek, her kahkahasında onun varlığını duyacaktı. Çünkü bazen en güzel hediyeler bir arada olamamakla değil, kalplerin aynı duyguda buluşmasıyla verilir. Zeynep de bunun farkındaydı.

Sevgili okuyucular, bazen çocuklardan öğreneceğimiz çok şey olduğunu fark edemiyoruz. Onların dünyası saf, beklentisiz ve sevgi dolu. Zeynep’in hikâyesi bize bir şey söylüyor: Gerçek sevgi, mesafelere yenilmez; tersine mesafeler, sevginin sınandığı en güzel fırsatlar haline gelir. Belki her istediğimiz anda sevdiklerimizle olamayız, ama onlara hissettirdiğimiz sevgi, aramızdaki mesafeleri ortadan kaldırır.

Zeynep’in sekizinci yaşı ona şunu öğretti: 
Asıl mutluluk, bir arada olamasak bile kalplerimizin bir arada çarpmasıdır.  
Babası yurt dışında olsa da, Zeynep’in kalbinde onun sevgisi her an var olmaya devam edecekti.

Doğum günün kutlu olsun, küçük prenses! Umarım hayat sana her zaman böyle kocaman bir yürekle sevgi sunar ve senin de yüreğin hep bu kadar sevgi dolu kalır. 
Babana verdiğin teselli, dünyadaki en büyük doğum günü hediyesiydi belki de.

Sevgiyle Kalın.
24.EKİM.2024
KUZEY IRAK ERBİL