5 yıl önce de yazmıştım; İptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri sadece başkanlık düzeyinde değil komple yenilenseydi CHP AK Parti'nin elindeki 10 ilçe Belediyesini alırdı diye.
Ve normalde CHP'nin kazanması gereken 10 ilçeye gizli Kayyum atandığını da yazmıştım.
CHP'nin kendisi bile bunu dile getirememişti.
Ama Cumhurbaşkanımız sadece Büyükşehir Başkanlığı seçimleri yenilendiği için 800.000 oy fark atmasına rağmen Ekrem imamoğlu'nu topal ördek olmakla suçlamıştı. Yani sen ne yaparsan yap meclis çoğunluğu bizde, sana iş yaptırmayız babında.
Bakınız 5 yıl sonra yapılan seçimlerde aradaki oy farkı aynı olmasına rağmen AK Parti 11 ilçe Belediyesini kaybetti CHP 12 ilçe Belediyesini arttırdı.
Aslında CHP 12 ilçe Belediyesini arttırmadı, 5 yıl önce, ne seçim kanununda ne hukukta olmayan yollarla el konulan belediyelerini kurtardı diyebiliriz.
Zulüm, zulümdür arkadaşlar. Haksızlığın kime yapıldığının bir önemi yoktur, önemli olan haksızlığın yapılıp yapılmadığıdır.
5 yıl önce CHP'de olması gereken İstanbul'un 12 İlçe Belediyesinin 5 yıl sonra CHP'ye geçmiş olmasını adalet yerini buldu diye yorumlarsanız adaletin ne olduğunu bilmiyorsunuz demektir.
Geciken adalet, adalet değildir. Olmadığı içindir ki intikamını misliyle alır.
5 yıl önce İstanbul seçimlerinde yaşanan haksızlık ve hukuksuzluğun hesabı Türkiye genelinde sorulmuştur. "Zulüm bizdense ben bizden değilim" denilemediği için ve yapılan zulüm göz göre göre alkışlandığı için bugünlere gelinmiştir.
Ve Türkiye genelinde CHP'nin tek başına Cumhur ittifakına fark atmasında da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın rolleri sanıldığından da büyüktür...
Çünkü onlar öğretilmiş çaresizliğin çare olmadığını ve istenirse korku duvarlarının aşılabileceğini tüm ülkeye aşılamıştır...
Değilse CHP'nin kendisi de böyle bir potansiyelinin olmadığının farkındadır.
Hani olur da farkında olmaz, zafer sarhoşluğunu uzatmaya kalkarsa 5 yıl sonra farkına varacaktır.