Kitapların adında saklıdır hikâyemiz

Yağmalanan Ülke Türkiye'ydi. Yani bu ülke Dikenli Bir Yoldu. Yolda da İşaretler ve Aklı Karışıklıklar İçin Kılavuzlar vardı. Yoldaki İşaretleri izledik. İşaretler ve Sorular, bizi Cevaplara getirdi.

Abone Ol

Mehmet Efe'nin Mızraksız İlmihal kitabını okuyanlar bilir. Kitapta 80'li yıllara damgasını vuran kitaplarla ilgili bir bölüm var. Kendim de neredeyse bu kitapların tamamını 80'li yılların son 3 yılında okuduğuma gerçekten hayret ediyorum. 80'li yılların İslamcı gençliğinin nelerle meşgul olduğunun anlaşılması açısından İbretlik bir bölüm;

Kitapların adında saklıdır hikâyemiz.

İnsan: Bu Meçhul ve İnsanın Kökeni nedir?

Bir Değirmendir Bu Dünya ve sıra bize gelmişti. Yaratılış Gayemiz ve Vazifelerimiz nelerdi? Gençliğin Izdırabıydı bu. Gençliğin Ruhi ve Manevi Problemleri vardır. Bu Ül- kede Yaşamak zorundaydık. Bu Ülke, Yağmalanan Ülke Türkiyeydi. Yani bu ülke Dikenli Bir Yoldu. Yolda da İşaretler ve Aklı Karışıklıklar İçin Kılavuzlar vardı. Yoldaki İşaretleri izledik. İşaretler ve Sorular, bizi Cevaplara getirdi. Yollar vardı ama Duvarlar da vardı. Gerçi, Her Duvar Bir Kapıdır ama Denize Açılan Kapı hangisiydi? Modern İnsanın Çıkmazıydı bu. Çağdaş Temel Konular, Çağdaş Fikir Akımları, ve İnançlar vardı.

Ve Göçmenlerin Kimlik Arayışı, Yolların Ayrılış Noktasında İslamı buldu. İşte bu, Karanlık Gecelerin Nurlu Sabahıydı. Bir Vicdan Uyanıyordu. Din Buydu. İslamın Çağ- rısını duyduk ve Huzur Sokağına yani İslama İlk Adımı attık. Bunun adı, Şeytanizme Rağmen Islami Uyanıştı. Yaşayan Cahiliye içinde Yeni Bir Nesil Yeni Bir Toplum doğuyordu, doğmalıydı. Özlenen Şafak, İslam Toplumuydu. Ama önce, Müslüman Olmam Neyi Gerektirirdi? Örneklerle İslam Ahlakı edinmeliydik ve Peygamberimizin Hayatı, Sahabe Hayatından Tablolar gerekliydi bize. En azm

dan, Ana Hatlarıyla İslam Hukukunu, Ana Hatlanyla İS7 lam Ahlakını, Ana Hatlarıyla İslam Felsefesini öğrenmeliydik. Doldurduk ceplerimize, Cep İlahi Kitabım, Cep Şafii Ilmihalini, Cep Boyu Kuranı. Niçin Allaha İnanıyoruz dedik ve Kuranm Gölgesinde bulduk hakikati. Gördük ki İslam: Fikir-Hareket-lnkılaptan ibarettir. Önce fikir dedik: Müslümanca Düşünme Üzerine Denemelerde bulunduk ve İslam Dünyasında Düşünce Sorunlarıyla tanıştık. İslamda Helaller ve Haramlar nelerdir? İslam Prensipleri nasıldır? İslamda Sosyal Adalet nasıldır? İslam Toplu- munda Dayanışma nasıl olacaktır? İhya-i Ulumid^-Dinin gerekliliği hangi boyutlardadır? İslam Hukukunda Zaruret Hali nasıldır? Kuranm Öngördüğü İnsan kimdir? Hepsini öğrendik.

İslamda Tenkit ve Tartışma Usulüne uygun olarak, Müslüman ve Para, İslam Ekonomi Doktrini ifade edilmeliydi. Alışverişte Vade Farkı ve Kar Haddi neydi? İslamda Hükümet nasıl oluşurdu? İslam Devleti olur muydu, olursa İslam Devletinde Mali Yapı, islamda İş ve Ücret hukuku, islamda Emek ve İşçi-lşveren Münasebetleri nasıl olurdu? Çağdaş Ekonomik Meselelere Islami Yaklaşımlarda bulunulmalıydı. İktisadi Kalkınma ve İslam, Para Faiz ve İslam; nerede, nasıl ve niçindir? Faizsiz Banka olur mu olmaz mı? Bunun yanında İslamda Şura nasıldı?

İslamda Dört Evlilik ve Resulullahm Çok Evlenmesinin Sebepleri de bilinmeliydi.

Cinlerin Esrarı, Ondokuz Efsanesiyle çözülebilirdi.

Ama tabii, Müslümanlar Gayri Müslimlere Nasıl Davrandı ve nasıl davranacaktı, bu da önemliydi. Emperyalizmin Özellikleri de Bize Ne Olduğunu ortaya çıkaracaktı. Bu arada ideolojik Savaş Ajanlarına da çok dikkat edilmeliydi. Beynelmilel Yahudi, Yeryüzünün Lanetlileriydi ve Tanrıların Arabaları Ne Demekti? İnsanın Dört Zindanı vardı ve bir de Yenilenme Bilincine ihtiyacı vardı. Ruh Terbiyemiz de bizi Aydınlıklara Doğru yürütecekti.

Bu Meseleler ve Çözümleri, Modern Dünyada Geleneksel İslamla çok zordu. Ancak Rabbani Toplumla İstikbal Islamındı.

Medeniyet ve Modernizm, birer dindi. Öyleyse, Dine Karşı Din!

Vakti Kuşanmak gerektir, Yavrulara Din Dersleri, Kızlar İçin İrşad!

Böylece az çok Davet Yolu belirdi. Ama İslama Davet Metodu açık-seçik olmalıydı. Davetin Esasları konmalıydı. Is- lamm Genç Davetçilerine, Dava ve Davetçinin Hatıraları aktarılmalıydı. Konuşmalar, Allah Erine Hitabeler yapılmalıydı.

Red Yazıları yazılmalıydı. Bu yazılar Sakıncalı Yazıları ol-mamalıydı ki Faydasız Yazılar olmasın. Sonuçta Islami Hareket başladı. Kelam Açısından İnsan ve Fiilleri değil, Isla- mi Hareketin Dinamikleri konulmalıydı. Rasullerin Yolu, Toplumsal Hareketlerde Yöntemin kaynağıydı. İslamın Evrensel Çağrısı duyurulmalıydı.

Müslümanların Dünü Bugünü Yarını anlaşılacaktı. İslam Medeniyetinin Geleceği, Mehdi ve Altmçağdı.

Sonra birden, İslam Devrimi oldu ve İranla Hikayemiz başladı. Bu arada, Mekkeye Giden Yol, lpekyolundan Afganistana uzandı. İrana Nasıl Bakmalı, Tekfir Olayını nasıl çözmeli ve Örgütteki Casusları nasıl ortaya çıkarmalıydı? Ama şurası kesindi ki Yitik Cennet, Devrimdi.

İslam Savaşçısına Notlar, Mücahideye Notlar, verilmeliydi. Devrim ve Terbiye şarttı. Bombacı Parmenidesler de gerekliydi.

Ben Bir Müslümanım ve Müslümanca Yaşamak zorundayım dedik. Bu da Allahtan Başkasına İbadeti Red demekti. Öyleyse, Islamın Siyasi Yorumu yapılmalıydı. Çağdaş Isla- mi Siyasi Düşünce gerekliydi bize ve Dört Mezhebin Fıkıh kitabı, Günümüz Meselelerine Islami Çözümler getiremiyordu. Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması gerekiyordu. İçtihad neydi Müçtehid kimdi? İmamlar ve Sultanlar bir din getirmişlerdi. Ama Bu Din Benim Dinim Değildi. Bize, Kuran Eczanesinden Kurtuluş Reçetesi lazımdı. İyi ama Kuranı Nasıl Okuyalım, Nasıl Anlayalım?

Kuranda Dört Terim vardı. Temel Kavramlardı bunlar. Kelimeler ve Kavramlar bize yeni ufuklar açtı: Tevhid ve Şirkten ibaretti tarih ve Her Nemruda Bir İbrahim isterdi, Tağutlar Hükmedince, Cihad icab ederdi. Hak Batıl Savaşının Tarihi Serüveni buydu. İşte Rabbani Yol ve Sünnetullah!

Dünden Bugüne Şeytan ve Dostları, Islamı Yıkın, Müslümanları Mahvedin demişti.

Çağdaş Kavramlar ve Düzenler, Marksizm ve Diğer Batı Düşünceleri, Yahudi Meselesi, Evrim Teorileri, Şeytan Ri-vayetleri, Taşlaşma ve Çağdaşlaşma; bütün bunlar Yirminci. Asrın Cahiliyetiydi. Asrın Getirdiği Tereddütleri yenmeliydik. Biz Hangi Dünyada Yaşıyoruz dedik. Ya Yeni Bir Dünyaya Uyanmak gerekiyordu ya da Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim!

Modernleşmek mi, İslamlaşmak mı, İşte bütün mesele! Aydınların Din Saptırması ve Bilgisiz Müslümanların İslama Zararları vardı.

Bir yandan, Günümüz Meselelerine Fetvalar üretmeliydik, bir yandan da Çağdaş Müslüman Kimlik Krizini halletmeliydik. Resul (s.a.)m Kıymetinin Büyüklüğü ortaya konmalı, Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti, anlatılmalıydı. Coğrafi Keşiflerin İç Yüzü gösterilmeliydi. İslam Dünyasında İngiliz Emperyalizmi vardı. İslam Etrafındaki Şüpheler giderilmeliydi. Bir Başka Açıdan Kemalizm de incelenmeliydi.

Yaşadığımız Günler, Furkan Günleriydi.

Yaşadığımız Çelişkiler i, Vahyin Kılavuzluğu Altında çözecektik. Kendini Mahkum Eden Batı, Islaftnm Vaadettikle- riyle Kurtulan Toplumdan dersini almalıydı.

Allah ve Modern İlim, Modern Bilimin Arkaplanı, İlmin Işığında Darwinizm, Bilgi Bilim ve İslam açıklanacaktı. İslam Açısından Sosyalizm, İslam Kapitalizm Çatışması, Teknolojinin Ötesi bilinmeliydi. Gündemdeki Konular öğrenilmeliydi.

Islami Devlet, bir Yürek Devletiydi. Kim Savaşım Verebi- lirdi? Sehpalarda Hayat Vardı ama Mücahid Kimdi? Üstelik Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalıydı?

Dosyalara bakıldı: Açe Sumatra Dosyası, Sokoto Dosyası, Patani Dosyası ışık tuttu: İslam Savaşçıları, Devrimin Çakıl Taşlarıydı. Bir Namludur Yüreğim demeliydiler. Ve Ci- had Köfte Salonunda yemeliydiler.

Ve Güçlenen İslamın Yankıları duyuldu.

Yüzlerce İnsan, Sahneden Mabede, Yeşilçamdan Kabeye, Zilletten İzzete Zulmetten Nura döndü.

Gerçek İslam konuşuyordu: Çağaş Truva Atı Demokra- siden çıkan askerler, Medeni Vahşet işlemişti. Batılılaşma Ihanetine karşı da Surat Asmak Hakkımızdı. Darül-ls- lam, Darül-Harp olmuştu!

Ülkemi Arıyorum. Özalm Günah Galerisi Türkiye Nereye Gidiyor? Demokrasi Risalesinde Laiklik bizi eziyordu. Ama biz, Var Olacağız Eylüllere Rağmen dedik. İnsanlığın Dirilişi, Aydınlık Savaşçılarının İdeolocya Örgüsüyle mümkündü.

Derken, Davet Yolunda Engeller başladı.

Kılık Kıyafet ve İktidar, Başörtüsü Yasağı nı getirdi. Zaten Doğuda ve Batıda Din Devlet İlişkileri hep böyle değil miydi? Öz Yurdunda Garipsin! Müslüman Kızın Din Kitabı, Müslüman Kadının Fıkıh Kitabı aşağılanıyordu.

Dokunmayın Bacıma!

Bacımın Gözyaşları Ne Zaman Dinecek?

Ayağıma Zincir Vurmak Niye?

Sitemler, Figanlar ayyuka çıktı. Kadınlara Hitap edildi. Kültürümüz ve Kadınlarımız açıklığa kavuşturuldu. Kadının Yeri anlatıldı. Gazeteci Mehmet, Haberlerin Ağındaki İslamı kurtarmaya çalıştı.

Çağımızdaki Kadın Sorunu: Sistem İçindeydi.

Kadın. Kadının Çıkış Yolu neydi?

Kadın Nedirdi?

Sonra yasak kalktı ve Mahkum Duygularla inleyen kızlara, Güvercin Gerdanlığı takıldı.

Sonuç: İslamda Kadın Tesettür ve İzdivaç!

Değişik Evlenme Adabı örnekleri çıktı.

Davet Yolunda Dökülenler de oldu. Ne de olsa herşey, bir Heyelan gibiydi.

Maznun Minyeli Abdullahın Tarihçe-i Hayatı, Bebeğimi Büyütüyorumla devam edecekti... AMA birden, Sarıldığım Soğuk Bir Ceset demeye başladı.

Sesim Bana Yetmiyor! dedi.

Baktı ki, Siyah Deri, Beyaz Maske; maske düşünce, İslamda Talakm hükmü başgösterdi.

Kar Gibi Eriyeceğiz diye inledi Abdullah. Hicret Günleri, Dullar Kampı başladı.

Aynada Batan Güneş miydi bu, Sistemin İntikamı mıydı? Kader Kapımı Çaldı,

Ayrılık Benimle Kaldı,

Ruhumda Darp İzi Var,

Derdimi Seviyorum

demeye çalıştı ama, Öfkenin Sonbaharı gelmişti... Şafakta On Gün kalabilmişti Abdullah.

Yükseliş ve Çöküşün Sebeplerini düşündü.

Islami İdealler ve Gerçekler, Yanık Buğdaylar bırakmıştı geriye.

Ümmet yıkılıyordu. Ümmeti Yıkan, İthal Çözümler miydi onu da bilmiyordu.

Ama artık ne Feteva-i Flindiyye coşturuyordu onu ne de Ali Haydar Elifbası.

Öze Dönüş, Yitik Benlikle tanıştırmıştı onu.

Guruba Yaklaşırken, Ana!.. dedi Abdullah: Anne-Baba Biz Suçluyuz! dedi.

Bunca Tuğyan, Bunca Issızlık!

Şimdi Ağlamak Vakti Abdullah!

Kimse aldırmıyordu ona.

Terleyen Duvarlar içinde Bize Nasıl Kıydınız? dedi kendi kendine...

Bir Başkaldırının Anatomisi, İsyan Eşiğinde yığılıp kalmıştı.

Ertelenen İslami Hayat diye bir kitap okuyordu Abdullah...

Abicim abicim, siz hepsini okudunuz mu bu kitapların? Sıratta BİRKAÇ Insanız ama kitaplarımız PEK ÇOK.

Bir Neslin Gözyaşları bunlar...