HDP’nin gücü bilinçli olarak abartılıyor. Her iki ittifaka HDP ile anlaşan seçimi alır mesajı veriliyor. Amaç açık, tarafları HDP ile masaya oturtmak, HDP’nin istek ve taleplerini kabul etmelerini sağlamak.
HDP’nin talepleri ise belli, ana dilde eğitim, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndan çekincelerin kaldırılması, bazı illerin yönetiminin yerele devredilmesi…
Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, bir bütün olarak yerel yönetimlere idari ve mali özerklik sağlıyor. Çekince konulan maddeler bununla ilgili olan ve merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki yetkilerini kısıtlayan, bölgede çıkarılan yeraltı yerüstü kaynakların gelirinden yerel yönetimlere pay verilmesi, diğer ülkelerdeki belediye birliklerine katılma, gelirlerini nasıl kullanacağına merkezi yönetimin karışmaması, sınırlarının değiştirilememesi gibi maddeler.
Şart'ın özerklik ve bölgeleşme yolunu açan bu maddelerine, ülke bütünlüğünü korumak isteyen hiçbir hükümet evet diyemez, dememelidir.
HDP oylarının abartılmasının bir başka nedeni de en azından HDP’nin onay vereceği bir kişinin Cumhurbaşkanı olmasını sağlamak. Anketlerde HDP’nin oy oranı yüzde 8 ila 9 oranında görünüyor. Son seçimde yüzde 10 civarında oy aldı. Ancak gözden kaçırılan bir husus var; HDP son 3 seçime hep ittifak yaparak girdi. Sol/Marksist partileri yanına alarak bu oy oranına ulaştı. Tek başına girdiği seçimlerde oy oranı yüzde 4-6 aralığında kaldı. Çözüm sürecinde verilen tavizler, yaratılan hava HDP’ye yeni oy alanları açtı. Oyunu müttefikleri ile birlikte yükseltme imkanı buldu. HDP oyu içerisinde geçmişte sol terör örgütlerinde yer alanların oyu önemli bir yekün tutuyor. HDP’ye oy vererek yenilgilerinin hıncını çıkarmaya çalışıyorlar. Bunların çoğunun HDP’nin hedefleri ile alakası yok, tek amaçları intikam almak. Aynı destek kitlesi içinde Erdoğan karşıtlığından kaynaklanan tepki oyları da var. Bunlar bir tarafa çekildiğinde HDP’nin kemik oy kitlesi yüzde 4-6 civarında. Bunların da HDP’nin her dediğine evet diyeceklerini düşünmek tamamen bir propaganda oyunu. Kilit parti propagandası işte bunun için yapılıyor, istiyorlar ki HDP’nin destek vermediği bir CB adayı seçim kazanamaz diye düşünüp, HDP’nin destek vereceği bir adayda mutabık kalalım. İstiyorlar ki ülkenin Cumhurbaşkanı’nı yüzde 4-6 kitlesi olan bir parti belirlesin.
Bu tez veya analiz doğru değil. Bu ülkede iktidarları hep yüzde 65’lik milliyetçi/muhafazakar kitle tayin etmiştir. Önümüzdeki CB seçiminde de öyle olmayacağını düşünmek için hiçbir sebep yok.Cumhur İttifakının kazanması bu kitleyi konsolide etmesine, Millet ittifakının kazanması ise bu kitleden oy almasına bağlı. Kilit HDP değil, muhafazakar/milliyetçi seçmendir.HDP seçmeni muhafazakar bir adaya oy vermez propagandası tamamen bir aldatmacadır. HDP seçmenindeki AKP karşıtlığı bugün rakip adayın kimliğini ikinci plana düşürecek derecede keskinleşmiş durumda. Bu seçimde seçmen kim kazansından ziyade kim kaybetsin diye oy kullanacak. Kişisel gözlemlerim HDP seçmeninin de bu düşünceyle hareket edeceği yönünde.
CB adayını HDP’ye odaklamak karşıt seçmeni diğer bloka iteceği için hem seçimi kaybettirir, hem de Türkiye kaybeder. Bugün farklı açıklamalar yapılsa da HDP seçmeni otokrasi ile demokrasi arasındaki tercihini demokrasiden yana yapacaktır. Biraz da buna eli mahkumdur.Onun için eğilimleri asıl dikkate alınması gereken kitle milliyetçi/muhafazakar, kabaca merkez sağ dediğimiz kitledir. Sonra pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım.