2001 yılında AK parti kuruluşuyla ilgili yurt içinde ve yurt dışında çalışmalar yapılırken, yapılan görüşmelerde 25 yıl iktidarda kalacakmış gibi kuruldu.
Daha seçim olmadan, partinin genel başkanı yasaklıyken, birçok ülke en üst düzeyde Erdoğan ve arkadaşlarını ağırladı.
2002 yılında büyük bir rüzgârla AK parti tek başına iktidar oldu. AK partinin iktidar olması için her kurum ve kuruluş üzerine düşeni fazlasıyla yaptı.
Hiç ihtiyaç yokken bu iktidarın oluşması için erken seçim kararı alındı. Erken seçim kararı alanlar anketlerde ve araştırmalarda MHP’nin baraj altında kalacağını bilmiyorlar mıydı?
Bal gibi de biliyorlardı ve AK Parti’yi, MHP yaptığı erken seçim hamlesiyle iktidara taşıdı.
Bir müddet sonra bu iktidarın önünde tehlike arz eden kurumlar ortadan kaldırıldı, olası bir seçimde ayak bağı olacak Genç parti ve lideri Cem Uzan dev gücüne rağmen sinek gibi ezildi yok edildi.
Peşinden yüksek perdeden eleştiri yapan ve milli görüşün sesi olma yolunda ilerleyen Has parti genel başkanı Numan Kurtulmuş’la görüşüldü AK partiye katıldı.
Sonrasında yetenekli, yeni yüz siyasetçi, hitabetiyle merkez sağın yeni gözdesi Demokrat parti genel başkanı Süleyman Soylu ikna edildi AK Parti’ye katıldı.
Peşinden Çözüm süreci için mutabakat arayışına gidildi yapılan görüşmelerde BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu böyle bir durumda çizmesini giyip dağa çıkma tehdidinde bulununca, uzlaşılamayacak siyasi lider olarak üzeri çizildi.
Muhalefet olan MHP içerisinde fazla milliyetçi olan, dava vs şeyler öne süren yöneticiler kaset kumpasıyla bertaraf edildi.
CHP’de Deniz Baykal fazla milliyetçi bulundu servis edilen görüntülerle, koltuğu terk etmek durumunda kaldı. Kumpası hazırlayanlarda Baykal’ın yerine geleceği de ikame ettiler.
Türkiye’de siyasi partilerin büyük çoğunluğu zaten AK partiye çalışıyor. Siz bakmayın MHP lideri Devlet beyin Recep Tayyip Erdoğan hayranlığına, esasında Erdoğan’ın en büyük hayranı Kemal Kılıçtaroğlu’dur.
Kemal Kılıçtaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olursa seçilemez tezi anketlerde açık ve seçik olarak belli olduğu için Altılı masa diye muhalefet bir masa oluşturdu.
Masanın kurulma nedeni CHP lideri Kemal Kılıçtaroğlu Recep Tayyip Erdoğan karşısında kazanamayacağı gerçeğinden hareket edilerek, Bir program etrafında sağdan ve soldan oy alabilecek bir aday’la seçime girileceği projesi üzerine kuruldu.
Seçim takviminin sonunda dağ fare doğurdu ve aday ismi Kemal KILIÇTAROĞLU olduğu açıklandı. İlk tepkiyi İYİ parti genel başkanı Meral Akşener verdi. Masaya tekme attı meydan okudu, kısa süre sonra hiçbir şey olmamış gibi geldi masaya oturdu.
Muhalefetin eleştirilerinin büyük çoğunluğu doğru olmasına rağmen, halk Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Kemal Kılıçtaroğlu ’nu tercih etmeyecektir.
Herkesin bildiği bu doğruyu Kemal Kılıçtaroğlu bilmiyor olamaz. Kılıçtaroğlu veya HDP’liler desteklemeleri halinde Mansur Yavaş’ın kazanacağını bilmiyorlar mı?
Tabi ki fazlasıyla biliyorlar.
Peki Recep Tayyip Erdoğan’ın gitmesini çok istiyorlarsa, neden Mansur Yavaş’a veya Ekrem İmamoğlun’un adaylığına sıcak bakmadılar.
Onların derdi, kafalarının arkasında oluşacak hükümet boşluğu ortamında kaos çıkarıp, özerlik için ortam ve şartlar yaratmak.
Muhalefetin ekonomik eleştirileri, sosyal eleştirileri ve önerilerinin hangi kaynakla yapılacağı hususunda hiçbir ciddi proje yok.
Biz gelirsek TOKİ evleri yapıp ücretsiz vereceğiz vaadinin, kaynağının nasıl sağlanacağı ortaya konmuyor.
Dışarıdan 300 milyar dolar kredi verecek olanlar neyin karşılığında bu krediyi verecekler?
Para, banka sahipleri 1 trilyon dolar değerinde bir şey almazsa, 300 milyar kredi verir mi?
AK Parti, CHP ve altılı masanın Kemal Kılıçtaroğlu ‘nu aday göstermeleri için, altılı masadan daha çok istedi ve öylede oldu.
Dizayn edilen bu düzende Recep Tayyip Erdoğan her zaman seçimlere 3-0 önde başlar, daha hakem ve VAR avantajından da bahsetmedim.
Kemal Kılıçtaroğlu kazanacak diyen arkadaşlara şunu şöyleyim daha seçime bir ay var, bekleyin görün eğer sizde Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermek durumunda kalmasanız, 15 Mayıs’ta sizden özür dilerim.
Milletvekili genel seçimlerinde AK parti ortağını değiştirmek veya gurubunu takviye etme durumunda kalabilir.
Depremin bütün hesapları alt üst ettiği bu siyasi ortamda bu günden yarına kesin ifade kullanmak, Türkiye şartlarına uygun değil.
Bütün bunlara rağmen bu günden görünenlerin altını çizeyim istedim.
Hepinize hayırlı Ramazanlar…
Kazanan Türkiye olsun.