Kılıçdaroğlu Alevi midir?
Hiç kuşkunuz evet.
Peki, Alevi olması sorun mu?
Hiç kuşkusuz hayır.
Başkalarını bilmem ama benim açımdan hayır.
Aleviliği ve Alevileri sorun olarak gören bakış açısını ne insanî bulurum ne İslâmî.
Demokrasi açısından bu bakış açısını ziyadesiyle sorunlu bulurum.
İslâmî bulmam. Zira Kutsal Kitabımızda “Mü’minler ancak kardeştirler” denir.
Aleviler aynı dini ve imanı paylaştığımız kardeşlerimizdirler.
Dinin farklı yorumlarına mensup olmak dinden çıkarmaz hiç kimseyi.
O yorumlar üzerinden her türlü tartışma yapılabilir lakin dinin hiçbir yorumu bizatihi dinin kendisiymiş gibi sunulamaz ve dayatılamaz.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bir insanlık öğretisi olan Veda Hutbesi’nde “Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır” der.
Hz. Ali Efendimiz “Âdem’in çocukları olmak bakımından insanlar kardeştir” mealinde bir yaklaşımı koyar önümüze.
Demokrasilerde vatandaşlık esası geçerlidir.
Hakiki demokrasilerde vatandaşlar hür ve eşittir.
Bir kısım vatandaşları bir kısım vatandaşlardan imtiyazlı gören rejimlerin adına demokrasi denmez.
Bütün bunları niçin mi söylüyorum?
Şunun için: Sayın Kılıçdaroğlu’nun CB adayı olması halinde Alevi aidiyetinin sorun teşkil edeceği vurgulanmaya başlandı.
İşin manidar ve bir o kadar da üzücü yanı, işbu iddianın Kemal Bey’in siyasi yoldaşları tarafından tedavüle sokulmuş olmasıdır.
Hadi daha açık söyleyeyim: İYİ Partili bir milletvekilinin hangi niyetle söylemiş olursa olsun Kemal Bey’in Alevi aidiyetinin Sünni çoğunluk tarafından sorun teşkil edeceğini söylemiş olması ve yine bir başka İYİ Partili yöneticinin gazeteci İsmail Saymaz’a isminin yazılmaması koşuluyla söylediği Kemal Bey’in adaylığının ittifak içindeki partilerin tabanları tarafından dahi kabul görmediği mealindeki laflar aslında kendi siyasi ayak oyunlarına mezhepçiliğin alet edilmesinden ibarettir.
Kemal Bey’i siyaseten ekarte edip CHP’yi İYİ Parti’nin gerisine itme siyasetinde Alevi-Sünni denkleminin bu şekilde kullanılması asla kabul edilemez.
İşin daha da üzücü yanı şu: İşbu mezhep temelli dışlayıcı bakış açısını kendileri çoğu kez alttan alta bazen de Tv ekranlarında veya isimlerini saklayarak gazetecilere yaptıkları açıklamalarla dışa vuran Kemal Bey’in aynı masada oturduğu siyasi yoldaşları olmasına rağmen bunun AK Parti tarafından empoze edildiği yalanının söylenmesidir.
İşte buradan açık açık söylüyorum:
Bu ülkenin bütün vatandaşları bizim nezdimizde eşittir.
Herkese aynı nazarla bakanlardanız.
Biz farklılıklarımızla birlikte Türkiye’yiz.
Alevilik üzerinden Sünnileri ötekileştiren düşman anlayışlara da Sünnilik üzerinden Alevileri ötekileştiren düşmanlık anlayışlarına da karşıyız.
Her iki anlayışı da millet bütünlüğümüze, dinsel kardeşliğimize ve toplumsal barışımıza yönelmiş anlayışlar olarak ayaklarımızın altına alıyoruz.
Biz hiç kimsenin etnik veya mezhebi aidiyeti üzerinden bir imtiyaz alanının oluşturulmasından yana değiliz.
Hiç kimse nazarımızda yalnızca Türk veya sadece Sünni olduğu için değerli değildir.
Değer ideolojisini bu tarz gayrı insani ve gayrı İslâmî anlayışlar üzerine ikame eden ırkçı ve mezhepçi yaklaşımları asıl birliğimizi ve kardeşliğimizi tehdit eden sorun alanları olarak görür ve elimizin tersiyle reddederiz.
Kemal Bey’i Alevi aidiyeti üzerinden siyaseten önemsizleştirip dışlamak isteyen siyasi yol arkadaşları iken buna karşı çıkan bizlerin suçlanıyor olmasını siyasetin ahlaki olmayan kötücül oyunlarından biri olarak görüp reddediyoruz.
Keşke Kemal Bey aynı masada oturduklarının siyasi ayak oyunlarını görebilse de hep birlikte siyaseti Alevicilik-Sünnicilik denklemine sıkıştırmak isteyen kötücül siyaset erbabının oyunlarını bozsak diyorum.
Bu siyaset iyi bir siyaset değildir.
Mezhepçiliğe yaslanan bu tarz bakış açıları da hepimize ve dahi ülkemize kaybettirir, biline!