Son günlerde sıkça konusuluyor.
"Kent Konseyi"
Bana gelen mesajlardan anlıyorum ki bu konuyu kaşıyanlar var.
Düne kadar varlığından habersiz olduğunu tahmin ettiğim insanlar neden bugün Kent Konseyi deyip duruyorlar anlamış değilim.
Kent Konseyi kağıt uzerinde memleketi yöneten, ancak pratikte hiçbir gücü olmayan bir yapı.
Yirmi birinci yüz yıl yerel yönetimlere hazırlık niyetiyle kurulmuş. Birlikte yönetmeyi amaçlıyor. Tamamen fantastik. Henüz bir temele oturmuş değil. Taşrada hiç değil. Eskişehir, İstanbul, Bursa gibi şehirlerde ciddiye alınıyor olabilir. Daha doğrusu güçlü belediyelerde maksada hizmet edebilir. O maksad neyse artık.
Adıyaman kent konseyi de belediyenin ayakta tuttuğu bir yapı. Yer vermese yeri yok.
Parası yok.
Bütçesi yok.
Ülkemizde bütçesi olmayan oluşumlar hesaba alınmaz. İlgi görmez.
Havası ile yetinirsin.
Kent konseyinin kuruluş maksadına saygım var. Gelecekte daha da güçlenmesi muhtemel yerel yönetimlerde söz sahibi olmanın bir nebze hazırlığı.
Hepsi tamam.
Ancak STK'larımız gibi işlevselliği tartışmalı.
STK'lar bir nebze daha iyi, bağlı oldukları federatif yapılardan destek alıyorlar. Kent Konseyleri irat kaydedemez, harcama yapamazlar.
Ne yasa imkan veriyor ne bütçeleri var.
Bir diğer husus şu:
Diğer sivil oluşumlar ne yaptılar, yapıyorlar ki Kent Konseyi de yapsın.
Hangi bütçeyle?
Hangi yetkiyle?
Bu yüzden gereksiz bir tartışma başlatıldığı kanaatindeyim.
Memleketin sorunlarını çözecek havası estiriliyor.
Düşünen, fikir üreten, somut projeler öneren kişiler olmalı, itirazım yok.
Böyle değilse böyleleri olsun, eyvallah. Ancak gücü, imkanı, yetkisi unutulmamalı.
Ben bu şehrin yirmi yıl sonrasının planlamasına hazır olduğuna inanmıyorum.
İstiyorum, ancak hazır değil. Hazır değiliz.
Kaldi ki bir çok husus da gerek de yok. Öncelikli, acil sorunlarımız var; hemen ele almalı, hemen çözmeli.
Çevre, kültür, sanat gibi hususlar uzun yıllara sarı planlanabilir.
Özetle; görev alanlara da alacaklara da haksızlık etmeyelim.