Kimseyi kırmamak için o kadar çok çabalıyorum ki artık bana rahatsızlık vermeye başladı.
Ahlak niye var? İman niye var? Vicdan niye var?
Şüphe duymak, inkar etmek, yok saymak inanın zoruma gidiyor.
Kötüler kazanıyor diye iyilikten vaz mı geçelim, sorup durmaktan usandım kendime. İnsansız bir yer olsa da orada yaşasak diye düşünmeye başladım artık. İnsan niye ağlar? Niye üzülür? Niye düşünür? Sorularının cevapları o kadar anlamsız ve maksatlı geliyor ki bir köpeğin sadakatini sorgulamaksızın daha insancıl görmeye başladım. İnsan kendini bu kadar maksatsızlastirmaz emin olun. Tamam, karşılıksız yapalım iyilikleri de hiç olmazsa kötülük olmasın karşılığı. Vefa da insani... Terbiye de insani... görgü, alışkanlık, meziyetler farklı olabilir, ahlak niye farklı olsun ki? Hırsızlığın, yalanın, haramın coğrafyası olur mu? Irkı, dini olur mu? Horozun önüne yem at, yemez, öter, tavukları çağırır, önce onların yemesini bekler. Bu arada kakasıyla kontrol eder, yenilebilir olduğundan emin olur.
İte bir parça ekmek yahut iki yudum su ver, günlerce kapıyı bekler, kimseyi yanastirmaz.
Bu kadar pisliği kendine yakıştıran insan olsa da adam değil. Adam bu kadar insansızlaşamaz.
İstesem de kötü olamıyorum, en çok da bu üzüyor beni.