İSA MEZARINDAN KALKSA BATI'NIN YÜZÜNE TÜKÜRÜR

Ürdün’ü Lawrence, Irak’ı Getrude Bell kurdu. Ajanların ve işbirlikçilerin kahraman olarak bilindiği dünyada bağımsızlık hareketleri terörizm diye bastırılır.

Abone Ol

İSA MEZARINDAN KALKSA BATI'NIN YÜZÜNE TÜKÜRÜR

Edebiyat Ortamı dergisinin Eylül -Ekim sayısındaki "Özgür Filistin" soruşturmasına verdiğim cevapları sizler için paylaşıyorum.

-Gazze/Filistin’deki vahşet ve soykırım bize neler söylüyor? ABD ve ortaklarının İsrail’e desteğinin,

dünyada ne türden sonuçları olacak? Bütün bu olup bitenler, dünyada neleri değiştirecek, öngörünüz nedir?

-Bosna Savaşı’nda Sırpların soykırımını destekleyen, sessiz kalan Batı için Bernard Henri Levy “Batı Bosna’da öldü” demişti. Bugün Gazze’de Batı ikinci kez öldü. Artık Batı hiç kimseye medeni(!) Avrupa değerlerinden, İncil’in “Sevgi ve Erdem”inden bahsedemez. İsa mezarından kalksa Batı’nın yüzüne tükürür. Bu soykırım İslam dünyasını dalmış olduğu gaflet uykusundan uyandırmıyorsa artık İslam dünyası diye bir dünyadan bahsetmek de mümkün değildir. Ölü toprağı serpilmiş İslam dünyası üç maymunu oynuyor. İktidarlar halka rağmen Gazze katliamına, soykırımına sesiz kalıyor. Daha trajik olanı ise, Gazze’ye savaşmak için gitmek isteyen Arap gençlerine kapıları kapatıyorlar. Bana Gazze soykırımı şunu söylüyor: Siyonizm yalnızca İsrail ile sınırlı bir inanç ve düşünce değil, Amerika’dan Avrupa’ya hattı kutsal topraklarımıza kadar bütün coğrafyaya hâkim. Bugün İslam dünyasında Siyonizm’le iş birliği içinde olmayan tek bir krallık yoktur. Gazze katliamına Siyonist Yahudiler kadar Müslüman yöneticiler de ortaktır. Amerika’nın Siyonizm’e desteği artık bilinen bir gerçek. Amerika tarihinde hiç olmadığı kadar Siyonizm’in kucağına oturmuştur. Bugün Amerika’yı Siyonizm esir almıştır. Bunun hem Amerika vatandaşları hem de vicdanı olan bütün dünya görüyor. Aklı başında bir ülke Gazze soykırımından sonra Amerika’ya eskisi gibi bakamaz. Bugün İsrail’in fütursuzca işlemiş olduğu katliama İngiltere ve Amerika’nın savaş gemileri destek vermektedir. İngiltere ve Amerika bizzat savaşın içindedir. Almanya İsrail’in lojistik destek sağlayan ülkedir. 11 Eylül olayları olduğunda Müslüman ülkeler başta olmak üzere bütün dünya Amerika’nın yanında yer aldı. Buna rağmen hem Bush hem İtalyan gazeteci Oriana Fallaci “Müslümanlara karşı Haçlı Savaşları”ndan bahsetmiş, bilinçaltlarını dışa vurmuşlardı. Bugün bu bilinçaltı artık hareket geçmiş, İslam dünyası kuşatılmıştır. Önümüzde bir dünya savaşı olacaksa bu Ortadoğu’da olacaktır. Gazze katliamı yaklaşan savaşın ayak sesleridir. Bu yüzden dünya silahlanıyor. Lokal savaşlar her geçen gün daha genişleyecektir. İslam dünyası ya varolacak ya da bir yüz yıl daha kaybedecektir.

-Filistinlilere yönelik soykırım karşısında Türk okur-yazarlarının, gazetecilerin, sporcuların, aydın ve

sanatçıların tutumuna ilişkin neler söylersiniz?

-Şahsen Türk halkının sesi Türk aydın ve sanatçılarından daha gür çıkmıştır. Halkın dini duyarlılığı aydın ve sanatçı geçinenlerden daha yüksek, daha samimi, daha içten. Türk halkı her zaman mazlumun, mağdurun yanında olmuştur. Eskiden bir şiir bir toplumu ayağa kaldırabiliyordu. Bir şiir toplumda ortak duyarlılığı dile getirebiliyordu. Rahmetli Sezai Karakoç bir konuşmasında “Henüz Filistin, Çeçenistan, Bosna’nın şiiri yazılmadı” demişti. Biz bugün Filistin davasının edebiyatını dahi yapamıyoruz. II. Dünya Savaşı’nda birkaç milyon Yahudi öldürülmüş diye “soykırım” adı altında her yere anıtlar dikmişler. II. Dünya Savaşı’nda yalnızca Yahudiler öldürülmemiştir. Engelliler, çingeneler, dahası Batılılar öldürülmüş. Ama çekilen filmler, yazılan romanlar ve şiirlere bakınca sanki II. Dünya Savaşı Yahudiler için yapılmış ve yalnızca onlar soykırıma uğramış. Kimse zencilerin köle edilip öldürülmesini, otuz milyon Kızılderili’nin katledilmesini, Bosna soykırımını konuşmuyor. Varsa yoksa Yahudi soykırımı. Aslında bu soykırımın abartı olduğunu, orada öldürülen Yahudilerle ilgili rakamlar üzerinde oynanarak propaganda yapıldığını Roger Garaudy “Siyonizm Dosyası”, “İsrail sorunu”, “İsrail, Terör ve Mitler” “İlahi Mesajlar Toprağı Filistin” kitaplarında yazmıştı. Sırf Siyonizm’in iç yüzünü gösteriyor diye bu büyük filozofun kitaplarını Fransa’da yasaklanmış, yayınevleri basmamıştır. Kendi imkanlarıyla kitabını basmak zorunda kalmıştır. Bugün Hollywood, Oscar, Nobel Yahudilerin elindedir. Bunlar Siyonizm’in propagandasını yapmaktadırlar. Marlon Brando “Annemin Öğrettiği Şarkılar” adlı hatıratında 1950’lerin Amerika’sını ve özelde Hollywood’u anlatır. Önce Yahudiler soykırıma uğramış diye yardım eden Marlon, daha sonra bunların Filistin’de yaptıklarını görünce verdiği desteklerden vaz geçer. Marlon hatırasında oldukça yerinde tespitlerde bulunur. Yahudiler aşağılanmış duygularını tatmin etmek, toplumda kendilerine saygın bir yer edinmek için “ödül” icat etmişlerdir. Bugün “Nobel” ve “Oscar Ödülleri” Yahudilerin tekelindedir. Hem Yahudilerin aşağılanmış kişiliklerini tedavi etmek hem de onlara hizmet edenler için bu ödüller icat edilmiştir. Yahudilere hizmet edenlere verilmektedir. Marlon, “Baba” filmiyle Oscar kazandığında ödülü ret eder ve yerine Kızılderili bir kadını göndererek bir konuşma yaptırır. Ancak Kızılderili’nin konuşmasına izin verilmez. Ancak Marlon’un bu eylemi sinema tarihine geçer. Yalnızca bu olay dahi Oscar’ın Yahudilere hizmet olduğun gösterir. Hatta Marlon, Oscar almak isteyenler mutlaka bir soykırım filmi çekmelidir diye de not düşer hatıralarına… Türkiye’de ve Arap dünyasında aydın ve sanatçıların Siyonist soykırıma karşı duracak bir eylemleri henüz olmadı. Yapılan eylemlerin ölümsüz olabilmesi için yüksek sanat ve estetik boyutu ve yüksek sesli olması gerekir. Gazze’nin çığlığını, Siyonist soykırımı şiir, roman, resim ve tarihe not düşecek veciz sözlerle kalıcı kılmalıyız. Türkiye işgal altında iken İstiklal Marşı yazılmıştır. İstiklal Marşı bu millete ilham vermiştir. Aynı ruhla Filistin üzerine, Gazze üzerine bir şiir, bir destan yazılamaz mı? Dünyayı sarsacak bir Filistin, bir Gazze romanı veyahut tiyatro oyunu yazılamaz mı? Türk aydın ve sanatçısının yapacağı en güzel eylem bu olmalıdır diye düşünüyorum…

-Filistinlilerin maruz kaldığı vahşet karşısında Batılı aydın ve sanatçıların tutumunu nasıl yorumlarsınız?

- Batı’da aydın ve sanatçıların sesi başka olaylarda olduğu gibi gür çıkmıyor. Bugün Batı’nın çok büyük sinema sanatçıları, aydın ve yazarları var. Nobel, Oscar almış sanatçıları var. Bunların sesleri bana göre gür çıkmıyor. Çıkanlar ise oldukça kısık sesle konuşuyor. Daha çok ünlü olmayan sanatçıları ve halkı görüyoruz. Oysa vicdanı olan her sanatçının, aydının, yazarın bu soykırıma tepki vermesi gerekir. Mesela Orhan Pamuk’un Gazze soykırımı karşısında tepkisini merak ediyorum. Nobel almadan önce Yahudi soykırımı, Ermeni soykırımından bahsetmişti. Şimdi Gazze’de Müslüman soykırımı var ama sesi çıkmıyor! Şahsen sanatçı ve aydınlardan Yahudi Siyonistlerin vermiş olduğu ödülleri iade etmelerini beklerdim. Hollywood oyuncuların toplu şekilde bir açıklama, Batılı yazar ve sanatçıların Siyonizm’i lanetlemelerini isterdim. Ancak birkaç cılız sesten başka tepki görmedim. Oysa 11 Eylül’de bütün Avrupa ayağa kalktı. İslam dünyasına en sert tepkileri gösterdi. Yine de İslam’ı terörizmle eş tuttular. Siyonistlerin soykırımını ise görmezden geliyorlar.

-Filistinliler, Müslümanların birliğini sağlama yönünde nasıl bir işlev görecek?

-İslam ülkelerinin üstüne ölü toprağı serpilmiş. Kırk bin Gazzeli öldürülmüş, milyonlarca insan evinden yurdundan sürülmüş II. Dünya Savaşı’nda atılan bombanın iki katı bomba atılmış halen İslam dünyasında bir ses, bir hareket yok! Filistin yönetimi başkanı Mahmut Abbas, Gazze katliamının ilk günlerinde İsrail’i eleştirince Natenyahu, sert eleştirdiği diye Abbas’a “maaşını keseceğim” dedi. Arap krallarına “sakın sert açıklama yapmayın, oturun oturduğunuz yerde, sonra karışmam” dedi. Araplar oturdukları yerde kalakaldılar. Çünkü hepsinin koltuğa oturmasına izin veren İsrail’dir. Arap krallarının varlık sebebi İsrail’dir. Bu yüzden değil bir Gazze onlarca Gazze yok olsa dahi bunlar kılını kıpırdatmazlar. Bunların en milliyetçisi Cemal Abdünnasır’dı. O dahi İngiliz ve Amerikan uşağıydı. Damadı İsrail ajanı çıkmıştır. Filistin İntifadasında rahmetli Edward Said Gazze şeridince göstermelik de olsa Siyonist İsrail’e Filistinli çocuklarla birlikte taş atmıştı. Dünya onun bu eylemini konuşmuştu. Arap kralları böylesine göstermelik bir eylem yapaktan dahi acizdirler. Bunların hepsi İngiliz ve Amerika’nın eyalet valileridir. Bundan dolayı İslam ülkelerinin liderlerinden bir şey beklemek doğru değildir. Halklar, liderlerinden daha milli, daha yerli, daha samimi ve daha uyanık. Ancak Arap halkları genel olarak ayağa kalkarsa belki bir birlik olabilir yoksa bu Arap uşaklarıyla Filistin davası kazanılamaz. 1948’den beri İsrail karşısında kaybeden Arap dünyasında onur kalmamıştır. 2005 yılında Ürdün’de bir otelde konakladığımda, Ürdün’ü tanıtan bir rehberin kapağında Lawrence’ın resmi vardı. Çünkü Ürdün’ü Lawrence, Irak’ı Getrude Bell kurmuştur. Ajanların ve işbirlikçilerin kahraman olarak bilindiği bir dünyada bağımsızlık hareketleri terörizm diye bastırılır. Bugün Ürdün kendi topraklarında kimliksiz ve mülteci olarak yaşayan Filistinlileri serbest bıraksın İsrail, Gazze karşısında bir saat dayanamaz. Dolayısıyla İslam dünyasının birlik oluşturması konusunda iyimser değilim. Gördüklerim yaşadıklarım ve okuduklarım birliğin henüz çok uzak olduğunu gösteriyor.