Hollanda’da Temsilciler Meclisi seçimlerinin üzerinden neredeyse üç ay geçmesine karşın, hâlâ hükümet kurulamadı. Bir çoğumuz, hükümetin kurulup kurulmamasına pek ilgi göstermezken, Ankara’dan iki araştırmacı, hükümet kurma sürecini takip ediyorlar. Göç Araştırmaları Vakfı’ndan, bu iki genç araştırmacıdan Haydar Haluk Ceylan ile REFERANS Dergisi’nde birlikte yazıyoruz. Diğer araştırmacı, Bahar Cebe ise, Hollanda’yı mercek altına almış, maşallah, hiçbir olayı atlamadan takip ediyor.
Çevrimiçi yaptığımız ‘Hollanda’da seçim süreci sonrası’ konuşması, benim, hayırdır gençler nedir bu Hollanda merakınız sorusuyla başladı. Gerçi, bu iki araştırmacının, seçim öncesi Hollanda ile ilgili yayınladıkları, uzun ve gayet geniş bir makaleleri vardı (*). Yani Hollanda seçimlerini baştan beri takip ettiklerini bile bile, söz konusu soruyu sordum. Ancak, bu soruyla, hem gençlerin Hollanda merakını, hem de, soru içinde Türkiye genelinde, Avrupa Türklerini, çalışan, tez hazırlayan, programlar yapan kurum ve kuruluşların olup olmadığını öğrenmiş olduk.
Haydar Haluk Ceylan’ın, ‘Hocam biz size sorular soracaktık’ demesiyle, konuşmayı Hollanda seçim sürecine yönlendirdik. 17 Mart’ta yapılan Hollanda genel seçimleri ve sonrasındaki gelişmeleri kısaca şöyle özetledik:
Bilindiği üzere, seçimler sonrası, 150 sandalyeli Hollanda Parlamentosu’nda, toplam 17 parti temsil ediliyor. Seçim sonuçlarına göre, milletvekili sayısı en fazla olan VVD ve onu takip eden D66 partileri kurulacak koalisyonun iki büyük ortağı olacaklar. Ancak, parlamentoda çoğunluğun sağlanabilmesi için, bu iki partiye üçüncü veya dördüncü bir partinin katılması gerekiyor. Yani 4 partili bir koalisyon dillendiriliyor. Koalisyonun favori ismi tereddütsüz D66 lideri Sigrid Kaag’dır.
Bilindiği gibi, hükümet kurma girişimleri ya da koalisyon seçenekleri üzerine, ilk başta o günkü İçişleri Bakanı Kajsa Ollongren (D66) ve Senato üyesi Annemarie Jorritsma (VVD) görevlendirilmişti. Kajsa Ollongren’in yağmurlu bir günde, aceleyle eve gitmesi sırasında, koltuk altındaki görüşme notlarının fotoğraflanması ve devamındaki gelişmelerle, 25 Mart’ta koalisyon görüşmeleri tıkandı. Notlar arasında CDA’nın ikinci adamı sayılan Pieter Omtzigt ile ilgili “başka yerde görev” ibaresiyle birlikte bir kriz yaşandı. Kriz, hem VVD lideri Rutte ve diğer siyasi partiler arasında, hem de CDA’nın kendi bünyesinde tezahür etti. Pieter Omtzigt, gelişmelerden oldukça rahatsız, aylardır evinden çıkmıyor.
Görevlerinden istifa eden arabulucuların yerine, hükümeti kurma çalışmalarını yürütme görevi
6 Nisan’da, 79 yaşındaki Herman Tjeenk Willink’e (PvdA) verildi. Willink, bir ay çalıştı, görüşmeler yaptı ve 12 Mayıs’ta muhtemel hükümet formüllerini içeren raporunu meclise sundu. Rapor’da VVD lideri Rutte’nin güven kaybetmesiyle ilgili tespitler vardı. Rutte, hem muhtemel ana ortağı D66 hem diğer partiler ve hem de kamuoyunda güven tazelemek için televizyon programına konuk oldu. Yeni bir siyasi yönetim stili sergileyeceği yönünde açıklamalar yapan Rutte, yoluna aynı taktik ve tempo ile devam ediyor.
Meclis, Herman Tjeenk Willink’in yerine, 12 Mayıs’ta yine bir PvdA’lı olan Sosyal Ekonomik Konseyi (SER) Başkanı Mariëtte Hamer’i üçüncü kez, hükümeti kurma çalışmalarında görevlendirdi. Hamer, raporunu en geç 6 Haziran’da tamamlayıp Meclise sunacaktı. Ancak, yetiştiremedi ve bir hafta ek süre istedi.
9 Haziran sabahı yayınlanan hükümet kurma çalışmalarındaki son önemli gelişme şu şekilde özetlendi: “VVD ve D66 partilerinin koalisyonda mutlaka yer alması gerekiyor. Rutte’nin partisi VVD ve Hoekstra’nın partisi CDA, dördüncü ortağın Hıristiyanlar Birliği’nin olmasını isterken, Sigrid Kaag’ın partisi D66 ise, dördüncü ve beşinci ortak olarak Yeşil Sol (GL ) ve İşçi Partisini (PvdA) istiyor. Sorun şu ki, VVD ve CDA, Yeşil Sol ve İşçi Partisi yerine sağcı Hıristiyanlar Birliği’ni, D66 ise, solcu olan Yeşil Sol ve İşçi Partisi’ni istiyorlar.”
Genç araştırmacılarla yapılan konuşmada, seçim sonrası oylarında ciddi kayıp gözlenen Yeşil Sol ve İşçi Partisi’nin birleşmesi tartışmasına da yer verildi. Ayrıca, VVD’li Stef Blok’un Dışişleri Bakanlığından alınıp Ekonomi Bakanlığına getirilmesi, D66’lı Dış Ticaret Kalkınma İşbirliği Bakanı Sigrid Kaag’ın ise Dışişleri Bakanı yapılması ve VVD’li Dilan Yeşilgöz’ün ise İklim Ve Enerji’den sorumlu Devlet Bakanlığı’na getirilmesi de konuşmamız arasında yer aldı.
Hollanda seçim süreci sonrası yanı sıra, genç araştırmacılarla üzerinde durduğumuz önemli bir konu da, Türkiye’de Avrupa Türkleri ile ilgili yapılan ve yapılması arzulanan bilimsel çalışmalar oldu. Ne yazık ki, bu alanda yapılan çalışmaların bir elin parmakları kadar az olduğu, çalışmalarına Avrupa Türklerini hedef grubu alan kurumların yeterli olmadığına dikkat çekildi. Türkiye’de Avrupa Türkleri ile ilgili algının değişmesinde, yayınların önemli rol oynayacağı, ancak bu süreçte Avrupa’daki Türk düşünce ve fikir adamlarının da, üzerlerine düşen görevi yapmaları gerektiği belirtildi.
Veyis Güngör
10 Haziran 2021