HAMAS, HAMASET, GAZZE ve HUZUR

İsrail'in Gazze ablukasını kaldırmasını istiyorsanız yapılacak iş bellidir, izlenecek yol bellidir, söylenecek söz bellidir.

Abone Ol

Hamasi nutukları bir kenara bırakalım.

Reis yol ver Gazze'ye gidelim, şehit olalım gibi boş sloganları bir başka zamana erteleyelim.

Her cuma namazı sonrasında toplanıp yedi düvele meydan okuyorummuş gibi yaparak ucuz kahramanlıkların ardına sığınmayalım.

Reis yol verse de vermese de sizin bırakın Gazze'ye gitmeye İsrail'in izni olmadan Gazze'ye çocuk maması sokmak gibi bir şansınız dahi yok. Bunu biliyorsunuz izliyorsunuz görüyorsunuz.

Değil Gazze, bütün Filistin dahi kılıçtan geçirilse Türkiye'nin İsrail'e karşı savaş açma şansı yok, bunu da biliyorsunuz.

Xaço'nun xançeri var desinler demekle olmuyor bu işler. Olsaydı zaten şimdiye İsrail diye bir ülke kalmamıştı.

Okey masalarında tweet atmakla, deri koltuklarda oturup meydan okumakla, meydanlara çıkıp nara atmakla, dolara sümkürmekle, kolaları sokağa dikmekle, ağlamakla, sızlamakla, dua etmekle, Cuma namazı sonralarında Kahrolsun, yok olsun, batsın, bitsin, yansın yıkılsın demekle bir ülke yok olsaydı hiç şüpheniz olmasın bu ülke İsrail olurdu.

İsrail'in Gazze ablukasını kaldırmasını istiyorsanız yapılacak iş bellidir, izlenecek yol bellidir, söylenecek söz bellidir.

Sayın Cumhurbaşkanımız Avrupa Birliği ülkelerine seslenerek, "bugün huzur içinde yaşıyorsanız bunu Türkiye'ye, Türk halkını fedakarlığına borçlusunuz" demişti.

Elhak, doğru söylemiştir. Bugün Türkiye'de 10 milyonu aşkın göçmen, mülteci, serseri, katil tacizci tecavüzcü vardır. Türkiye kapıları açsa yarısından fazlası Avrupa Birliği ülkelerine gidecektir. Ama Avrupa halklarının huzur u daha önemli olduğu için 80 milyon Türk halkının huzuruna kastedilmiştir.

Türkiye bugün Avrupa Birliği ülkelerine, İsrail'in Gazze ablukası devam ederse, kapıları açarız derse ve bunu kısmen yaparsa emin olun Avrupa Birliği ülkeleri işgal edilmekten öte bir huzursuzluk yaşar ve gereğini yapmak için her türlü çabayı sarf ederler.

Evet böyle büyük bir koz var Türkiye'nin elinde. 3 - 5 milyar Euro için yapılan anlaşmaların da herhangi bir kıymet-i harbiyesi yoktur.

Türkiye'nin huzuru Türkiye halkının huzuru Avrupa halklarının huzurundan daha değersiz değildir. Ama bizim bugün 81 ilde büyük bir huzursuzluk yaşamamız Avrupa Birliği halklarının huzur içinde yaşamasına da kurban edilmemelidir.

Filistin halkının huzuru da, bu Türkiye'deki ne sayıları ne kim oldukları belli olmayan milyonlarca yabancı için kapıların açılmasına bağlıdır. Çoğu zaten kendini Türkiye'de rehin olarak görmektedir. Almanya'da Fransa'da İtalya'da istenmeyen birileri nasıl sınır dışı edilip Türkiye'ye gelmek zorunda kalıyorsa, Türkiye'de kalmak istemeyen birileri de dilediği yoldan dilediği yere gidebilmelidir. Türkiye Avrupa Birliği ülkelerinin istemediği insanların çöplüğü değildir, olmamalıdır.

Gazze İsrail tarafından, Türkiye Avrupa Birliği'nin topraklarında istemediği yabancılar tarafından abluka altına alınmıştır.

Gazzenin de Türkiye'nin de bu ablukadan kurtulmasının yolu Sayın Cumhurbaşkanımızın iki dudağının arasından çıkacak 3-5 kelimeye bağlıdır.

Bu üç beş kelime sizin on yıllardır Her cuma sonrası meydanlarda toplanmanızdan, üstünüzü başınızı yırtmanızdan, ucuz kahramanlıkların ardına sığınarak sağa sola meydan okumanızdan daha etkili ve somut bir adım olacaktır.

Gücünüz yetiyorsa, yüreğiniz yetiyorsa, ve Gazze'nin İsrail ablukasından kurtulmasını gerçekten istiyorsanız bunun için toplanın meydanlarda bunun için slogan atın bunun için bağırın. Avrupa halkları huzur içinde yaşayacak diye biz bunca huzursuzluk içinde yaşamak zorunda değiliz diye bağırın.

Avrupa Birliği'nin topraklarında istemediği yabancıların, diledikleri yere gitmeleri için Türkiye'nin kapıları açması yönünde eylem yapın. Bir kez olsun işe yarayacak bir iş yapın ömrünüzde, bir kez olsun sonuç alacağınız bir eylem yapın. Böyle yaparsanız belki birkaç cop yer, azbiraz biber gazına maruz kalırsınız ama emin olun sonrasında hem huzur içinde yaşar hem Gazze ablukasının kaldırılması için dünyayı ayağa kaldırmış olursunuz.

Birileri "İsrail Büyükelçisini avanesiyle ülkesine gönderemeyen bir ülke, milyonlarca göçmeni nasıl gönderecek" diyebilir.

O da ayrı mesele...