Küresel emperyalizmin mimarlarının ve Büyük Ortadoğu Projesini hazırlayanların göçmen, sığınmacı ve kaçak sorunu ile Türkiye'nin bu sorunları benzer değildir. İsrail, ABD ve Avrupa yüzünden, bir de bizim BOP'a teşne olan stratejik düşünemeyen yöneticilerimiz yüzünden ülkemiz İsrail ve Avrupa rahat uyusun diye uluslararası göçmen kampı haline getirilmiştir. Küresel göçün müsebbibi ABD'nin göçmen karşıtı politikaları faşizm ve ırkçılıktır. Biz tarihin en büyük felaketi ile karşı karşıyayız. 13 milyon sığınmacı ve kaçak istilasına uğratılmış başka bir ülke yok. Konunun savaşı ve göçü tetikleyen sorumlu ülkelerin göçmen karşıtı tutumlarına benzetilmesi yanlıştır. Nitekim bizim bazı yöneticilerimiz Binali Yıldırım, Ömer Çelik ve Tayyip Erdoğan zaman zaman Avrupa'yı uyarma adına "bakın biz bunları tutmazsak Avrupa'ya giderler ve sizi rahatsız ederler" anlamında açıklamalar yapmışlardır. "Geri Kabul Anlaşmasını imzalama!" diye bizzat Davutoğlu'ya ben ikazda bulundum. Bu anlaşma bile tek başına farkı ortaya koymaktadır. ABD yahut AB başka bir Batı ile böyle rezil bir anlaşma imzaladı mı? Bizim başımızdaki bu artık istiladan başla bir şeyle açıklanamayacak göç mühendisliği ile Batı'nın maruz kaldığı göç arasında etme bulma ilişkisi vardır ancak...
Sömürüyü, savaşı, terör örgütlerini, BOP'u ve diğer melanet politikalarını bıraksınlar ve dünyayı paylaşmaktan vazgeçsinler biz onlara barış içinde bir arada nasıl yaşanırmış gösterelim.
Türkiye BOP'tan, Ottowa Sözleşmesinden, Geri Kabul Anlaşmasından çekildiğini açıklamalıdır. Batı'nın göçmenlere yaptığı insanlık dışı muameleler ortadadır.
Şimdi de Batı, Geri Kabul Anlaşmasını kullanarak rahatsız olduğu göçmenleri Türkiye'ye gönderme peşindedir. Bu yolla bize Avrupa'dan kaç suçlu iade edildiği hakkında korkunç söylentiler vardır.
Bizim yaşadıklarımız ve bu göç mühendisliği ile bu sorunları bizzat yaratanların yaşadığı birkaç göçmenin yarattığı sorunlar arasında benzerlik kurulamaz.