En pahalı yumurta bildiğiniz gibi “gezen tavuk yumurtası” etiketi ile satılan yumurtalar.
Siz sanıyorsunuz ki bu yumurtalar doğada serbest gezen tavukların yumurtası.
“Hani bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür” çocukluk şarkısı ile hatıralarımızı süsleyen köylerin yemyeşil tarlalarında gezen mutlu tavukların yumurtası.
Hayır !
AB uyum sürecinde açılan 12. fasıl gereği çıkartılan “gıda güvenliği, veterinerlik hizmetleri ve bitki sertifikasyonu” yönetmeliğine göre doğada “gezen tavuk” çiftliği kurmak ve yumurta üretimi yapmak yasaktır.
Yani siz Anadolu’nun bir köyünde 5-10 dekar bir arazi alıp yumurta tavukçuluğu yapmak isteseniz ve bu tavukların gece kümeslerde kalması için barınaklar yapsanız ve de gündüz doğaya, açık alana hem gezinsinler ki gezen tavuk olacaklar, hem de doğal beslensinler diye bir yatırım planlasanız bunun için tarım ilçe müdürlüğüne müracaat etseniz üretim izni isteseniz size yukarıdaki yönetmeliğe göre izin veremezler.
Şaşırdınız mı ?
Şaşırmayın hikaye şöyle.
Gezen tavuklar AB’ye uyum yönetmeliğine göre açık alanda, özgürce doğada gezemez.
Kuşlarla temas etmeleri önlenmeli.
Yani siz gezen tavuk yumurtası üretimi için 1000-2000 metre kare büyük çadırlar kumanız, ciddi yatırımlar yapmanız gerekir. Tavuklar asla kuşlarla temas etmeyecekler ve ancak bu çadırların içinde gezinebileceklerdir.
Tabi iş sadece maliyeti yüksek çelik konstrüksiyonla yapılan çadırlarla kalmıyor.
İçlerinde standartlara uygun tavuk sayısına göre yeterli suluklar ve yemlikler de koymanız gerekir.
Kapalı çadırlarda özgürce gezen (!) ve birbirlerinin dışkılarını çiğneyen bu tavukların yüksek proteinli yemle beslenme mecburiyeti gereği, içinde GDO’lu mısır ve soya bulunan özel üretim “yumurta yemleri” ile de beslenmeleri gerekir.
Çadır, ekipman ve yüksek proteinli yem.
Bitti mi ?
Hayır !
Kapalı yerede güneşten uzakta yumurtlayan bu tavuklara bir de vitamin takviyesi gerekli.
Hastalıklara karşıda antibiyotik başta olmak üzere ilaçlar da verilmeli.
Bu durumda hareketsiz olarak bulundukları kafeslerde yumurta üretimi yapılan çiftliklerde üretilen yumurtalar ile “gezen tavuk yumurtası” etiketi ile satılan yumurtalar arasında ne fark var?
Kafeste değil de sadece büyük çadırlarda gezmeleri mi?
Mevcut yönetmeliğe göre köylerimizde her evin bahçesinde bulunan 5-10 tavuk aslında yönetmeliğin yasakları kapsamında.
Mesala mevcut yönetmeliğe göre siz köylerde serbestçe gezen tavuk yumurtalarını toplasanız ve bunları etiketleyip vergisini vererek satmak için bir şirket kursanız bütün yumurtalarınıza el konulur ve hepsi imha edilir.
Diyeceksiniz ki pazarlarda açık olarak satılan ve üzerinde “köy yumurtası” etiketi olan yumurtalar nasıl satılıyor?
Göz yumuluyor. İlçe tarım müdürlükleri mevcut yönetmeliği uygulamıyor.
Peki, 5-10 dönüm arazinizde doğanın her türlü bitki ve böcek dahil canlıların yaşadığı, yanında da su kaynağı olan bir çiftlikte gerçekten gezen tavuk yumurtası çiftliği kurarak üretim yapmanız niçin yasak?
Geniş 5-10 dönüm doğal ortamında gezen ve protein ihtiyacını böcek ve diğer sürüngenlerden sağlayan, yeşil ot ve doğal ot tohumları ile beslen, doğal su kaynaklarından su içen, güneşin sağlık kaynağı ışınları altında yaşamını sürdüren gezen tavuk çiftlikleri kurarsak ne olur şimdi ona bakalım.
Yatırım maliyetimiz 10’da 1’e düşer.
Yüksek proteinli yem ihtiyacı gerekmez. GDO’lu soya ve mısıra ihtiyacımız olmayacak, dolayısı ile yüksek proteinli hazır yem kullanmayacağız. Hem sağlığımıza ve hem kesemize yararı olacak. Yem takviyesi buğday, arpa ve yerli mısır ile sağlanır, doğal ortamda tabi olarak yüksek olacak olan immün sistemi dolayısı ile gereksiz ilaç ve antibiyotik kullanımı da olmayacak.
Hayır, hayal kurmayalım bu tür çiftlikleri kurmak ve üretim yaparak pazara gerçek gezen tavuk yumurtası resmi izinle ve vergilendirilmiş olarak sürmek yassak !
Giremediğimiz ve girmemizinde artık asla mümkün olmayacağına milletimizin %98’inin inandığı AB uyum yasaları gereği yaptığımız yönetmelik dolayısı ile.
Adamlar sizi asla AB’ye almayacağız.
Ama siz gelin uyum yasaları gereği şu 12. fasıla uygun “gıda, veterinerlik hizmetleri ve bitki sertifikasyonu” yönetmeliklerini bize uyumlu hale getirmek için bizim istediğimiz yönetmelikleri çıkarın, böylece sizin tarımsal üretiminizi kontrol ederek bizim yatırım ve üretim mallarımızın pazarı haline getirelim.
Tohum, et üretimi, dahil bir çok tarımsal üretimde ve gıda üretiminde uluslararası yaptığımız bir çok anlaşma ve taahhüt Türk tarımına ya darbe vurdu ya da ayaklarımıza pranga vurularak tarımsal üretim esiri edildik.
Derviş yasalarını hatırlayın.
3. Yasa değişiği şeker yasası.
4. Yasa değişikliği tütün yasası.
5. Yasa değişikliği tuz yasası.
Derviş’in dediği açıktı: diğer 12 yasanın yanında bu üç yasayı değiştirmez iseniz size para yok.
Ne IMF ne Dünya Bankası ve ne de özel krediler.
Anadolu’nun ekilebilir kıraç ve ağır karasal iklim toprakları içinde en fazla ektiğimiz tütün ve şeker pancarı tarımımız can çekişir hale getirildi ve aslında bitirildi.
Artık istesekte tütün ekecek o zor üretimi bilen ve yapacak aile tarımı zincirimiz de zaten koptu ve bitti.
Şeker pancarı ve tütün üretimimiz emperyalistlerin neresine battı acaba ?!
Emperyalizmi tanımadan ne vatanseverlik ve ne de milliyetçilik yapılır.
Tavuklarımızı özgürleştiremez isek biliniz ki bizler de özgürleşemeyeceğiz !
İşe, gerek hayvansal ve gerekse bitkisel üretimi özgürleştirmek ile başlamaz isek bizler ne sosyalist, ne milliyetçi, ne dindar, ne muhafazakar olabiliriz.
Liberallere sözüm yok onlar zaten bu sistemin yani emperyal sömürgecilerin yerli işbirlikçileri.
Bizi, gerzek yerine koyanların çıkardığı yönetmelik ile yediğiniz “gezen tavuk yumurtalarınız (!)” afiyet olsun !
Hakkı Şafak Ses