Kafasında projeleri, arkasında başarıları olan Mustafa kemal Atatürk’ün yönetiminde Halk Fırkası tarafından, 29 Ekim 1923 tarihinde toplumun tüm kesimlerinin temsilcilerinden oluşan Büyük Millet Meclisi’nde alınan kararla, 20. yüzyılın en büyük yenilik, değişim ve dönüşüm projesi olan halk egemenliğine dayanan laik demokratik sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Atatürk’ün yönetiminde 29 Ekim 1923 tarihinde 20. yüzyılın en büyük yenilik, değişim ve dönüşüm projesi olan halk egemenliğine dayanan laik demokratik sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda dünyada Halk Egemenliğine dayalı olarak yönetilen ülke yoktu.
İngiltere krallıkla, Fransa, İspanya, Portekiz askeri diktatörlükle, İtalya ve Almanya diktatörlükle, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, İspanya, Portekiz, İtalya yurttaşlarının kontrol ve denetiminde yönetilen bir devletti. Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti proletarya diktatörlüğü ile, Afganistan krallıkla, İran şahlıkla yönetiliyordu. Pakistan, Hindistan, Avusturalya, Kanada, Japonya İngiltere’nin işgali ve sömürgesi altında olan ülkelerdi. Afrika Kıtası ülkeleri, İngiliz, Fransız işgali ve sömürgesi altında idiler. Güney Amerika ülkeleri İngiltere, Fransa, İspanya, Portekiz, İtalya’nın işgali ve sömürüsü altında yaşıyorlardı.
Atatürk’ün yönetiminde tek parti anlayışına dayanan siyasal sistemle, 9 Eylül 1923-10 Kasım 1938 arasında devrimler yapıldı. Yukarıdan aşağıya gerçekleştiren devrimler:
Devrimlerle, insan “odaklı,” “insanı “merkez” alan, “insanı “önemseyen ve insana değer veren” ve insanı “yüceltmeyi” hedefleyen toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel değişim ve dönüşümler yaşama geçirildi.
Renk, ırk, dil, din, mezhep ve cinsiyet ayırımı yapılmaksızın yurttaşlara, bilgi, beceri ve yeteneklerine göre yükselme fırsatı sunuldu.
Türkiye Cumhuriyeti çağdaş kurumlarla inşa edildi.
1938 yılına gelindiğinde Türkiye Cumhuriyeti, dünyanın çağdaş ve uygar ülkeleri arasında onurlu ve saygın yerini aldı.
Geleceği gören, büyük bir dahi olan Mustafa Kemal Atatürk, kendisinden sonra ülkeyi ve CHP’yi yönetecek olanlara “Aklı ve bilimi miras olarak bıraktı. Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse akı ve bilim tercih edin” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin akla ve bilime dayalı yönetilmesini, aklın ve bilimin öngörüsünde gelişmesini ve kalkınmasını istedi. Dünyanın önde gelen tarihçileri, sosyal ve siyaset bilimcileri, uluslararası araştırma kurum ve kuruluşları Atatürk’ün liderliğini ve düşünce felsefesini, Atatürk’ün yönetiminde yapılan devrimleri, devrimlerle yaşama geçirilen yenilik, değişim ve dönüşümleri, örnek aldılar örnek gösterdiler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin geldiği nokta ve yönetim anlayışı, Atatürk’ün liderliği, kuruluş ilkeleri ve yönetim anlayışına dönülmesini gerek ve zorunlu kılıyor. Aksi halde Türkiye Cumhuriyeti, çökecek ve yok olacaktır.