“Doğuştan ya da sonradan surata yenen okkalı bir tokattır, gözlerden acı dolu yaşlar akıtan! Ve o tokatın ne acısı ne de yüzde bıraktığı izler bir ömür silinmez yürekten...”
Çok mu sert anlattım engelli olmak ya da engelli bireye sahip olmak hissiyatını? Aslında dahası var kelime haznemde ya, boş verin gitsin!
10-16 Mayıs Engelliler Haftası vesilesiyle çeşitli ‘farkındalık’ etkinlikleri düzenlendi, düzenleniyor. Neyse ki eski ‘kutlama formatı’ terk edilip ‘farkındalık’ boyutuna geçtik.
Yıllarca; engelli olmanın veya engelli bireye sahip olmanın nesini kutluyorsunuz? Engellilere ve ailelerine neredeyse övünç madalyası takılıp havai fişekler atılacak bi silkelenip kendinize gelin kurban olayım! Kutlamayın sadece anlayın.... dedim, dedim durdum.
Engellilerimize ait günleri ve haftaları kutlamalar ile değil toplumu bilinçlendirerek ve farkındalık yaratmak için dolu dolu etkinliklerle geçirmeliydik. Son birkaç yıldır neyseki bu formatta etkinlikleri görmeye başladık.
Yasalarda engelliler ve ailelerinin hayatını kolaylaştıracak başlıklar mevcut olmasına rağmen toplumsal uygulamalarda tüm bu başlıklar parça pinçik edilip savruluyor. Her sorunda olduğu gibi başa döndüğümüz ‘çekirdekte eğitim’ burada da önemini gösteriyor. Çocuklarımıza aile içinde ve eğitim kurumlarında ‘empati ve farkındalık’ bilincini veremiyoruz haberiniz olsun!
Toplum olarak merhametimizin fazlalığı ile öne çıkmamıza rağmen cehalet ile gösterdiğimiz merhametimiz taş atıp kafa yarmaktan öteye geçmiyor.
Misal gördüğümüz bir engelliye ve yanındaki ailesine yolladığımız acıyan bakışlar, yanımızdakilere parmakla göstermeler, ‘yazık, vah vah’ benzeri söylemler ile sevgi değil, acı veriyoruz!
Halbuki bunları yapmak yerine sadece sosyal hayatta ve kurumlarda engellilerin haklarına saygı duymamız yeterli biliyor musunuz??
Yada işverenlerin sabır ve sebatla engelliler için elini uzatması, onlara ve ailelerine alanlar yaratması...Veya sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerde aktif olup hayata daha sıkı bağlanmaları için maddi manevi onları desteklememiz...
Uzun lafın konsantresi şu; acıyan bakışlar ve söylemler ile engellileri yaralamak yerine onların toplumun vazgeçilmezleri olduğunu kavramak ve anlık söylemleri değil daimi duruşları olan maddi manevi desteklerle mutlu bireyler olmalarını sağlamamız gerekiyor....