İş insanına düşman, siyasetçisine düşman, komşusuna düşman, akrabasına düşman...
Sonra da başarı bekliyoruz.
İnsan en önde olmaya korkuyor.
Risk almaya, başarılı olmaya korkuyor.
Haydi düşman kelimesi ağır belki, kıskanıyor diyelim.
İyiliğini istemiyor, başarısını istemiyor.
Nasıl olacak peki?
Risk almadan, cesur olmadan olmaz ki.
Kırılanlar elbet olacak.
Herkesi memnun edemezsiniz.
Asıl o zaman sorun başlar.
Hile hurda o zaman olur.
Ben biraz dikkatli olalım derim.
Birbirimizi sevelim derim.
Ölçü kaçmadan eleştirebiliriz.
Yol yordam biliyorsak anlatabiliriz.
Şans verelim. Destek çıkalım.
Hata da yapsa, meziyet sahibi ise uyaralım, ama arkasında duralım. Bir kalemde silmeyelim.
İnsanız, hepimiz yanlış yaparız.
Hepimizin hataları olur.
Terazinin kafesi gibi, iyi tarafı ağır basıyorsa görmezden gelmeyelim.
Ben de kızıyorum. Ben de eleştiriyorum. Biraz düşününce bilginin ve aklın gereği neyse ona uyuyorum.
Gerekiyorsa bayrakları indiriyorum.
Bakın bu memleket çok iyi insanlar yetiştirdi.
Yetiştiriyor da...
Siyasette, edebiyatta, eğitimde, ekonomide çok çok iyi insanımız var.
Bir gün olsun bunlar hakkında güzel şeyler yazan olmadı.
Peki nasıl çoğalacağız?
Yoksulluğu ve cehaleti nasıl bitireceğiz?
Kötü idare ve kötü niyet yüzünden kaçıp gidiyor hepsi.
İncitiyoruz. Küstürüyoruz.
Hepsinden önemlisi kaybediyoruz.
İnsan yönetmek sabır ister, bilgi ister, birlik ister.
Tıpkı ekonomi gibi.
Para kazanmak ayrı iş, yönetmek ayrı iş.
Bazen kazanamadığı için değil, yönetmeliğin için iflas edersin.
Bizimkisi tam da bu.
İnsanımızı kötü niyet ve kötü yönetimimiz yüzünde kaybediyoruz.
Benim fikrim tabi.