Ne çok hayatlar yaşıyoruz bir yaşamın içinde.Bazen bir buluta yüklenip nehirlere akıyoruz.Bazen bir yıldıza uzanıp geceye koşuyoruz. Rüzgarın esintisiyle, savruluyoruz solan yapraklarla beraber...
Nerde bir kız çocuğu görsem çocukluğum gelir aklıma.Biraz neşeli, biraz heyecanlı, biraz sevecen ve bazen kızgın hayata.İçimdeki çocuğu büyüttüm aşklarımla.Bir ben oldu, bir de çocuk ben.İçimdeki çocuk diyor "koş gökkuşağına rengarenk ol".Gökkuşağı bana yer vermiyor o muhteşem tablosunda."Çocuk ol, gel " diyor.Bir ben, bir çocuk savruluyoruz düşen yapraklarla...
İçimizdeki çocuğu yaşatmalıyız heyecanla, aşkla, sevgiyle, umutla...
Uçurtmalar uçurmalıyız gökkuşağına, bizi unutmasın hiçbir zaman.Pamuklu şeker yemeliyiz bazen en pembesinden samimi ve içten kahkahalarla.
Bazen herşeye boş verip toprağa uzanmaliyiz ve güneşe koşmalıyız içimizdeki çocukla.
Ey hayat biraz yosun kokusu ver bana, biraz denizin serinliği, biraz da mutluluk karıştır ordan...
Çok şey değil biraz da huzur, sonra en güzel gün batımlarında buluşalım...
İçindeki çocuğu öldürmeyinlere...
DÜŞLERİMDEKİ ÇOCUĞA SESLENİŞ
Bakmayın elli yaşında olduğuma
Aslında küçücük bir çocuğum ben
Elma şekerlerini düşleyen,
Uçurtmaların peşinde koşmak isteyen...
Bakmayın siz benim çocuk kalbime
Öyle yükler taşıdı ki,
Ezilse de altında ,
Mücadeleci ruhum var benim...
Zamanı gelince
Koparılan bir takvim yaprağı oldum.
Rüzgâra savruldum
Fırtınalarla arkadaş oldum.
Güneş yakıp kavursa da ateşiyle
Ben her yıl yeniden doğdum...
Belki savruldum zamanın sayfalarında
Bir rüzgâra kapıldım batıdan doğuya
Çocuk çocuk direndim
Ama yine de yönümü buldum uçurtmamla
Ve hâlâ elma şekerlerini düşlüyorum
Beni pembe bulutlara götürsün diye...
Olsun varsın
Çocuk kalayım
Öyle masum
Öyle içten
Ve öylesine sevecen...
Kader Eltutan "Periler ve Pervaneler"
1 Şubat 724gündem gazetesindeki yazımdan