"Eskiler bu işi biliyormuş. Şimdilerde kullanmaya başladığımız damlama sulama sistemi mantığı o zamanlarda uygulanıyormuş aslında. Nehir hizasına kazılan çukurlara ekilen tohumlar ve Diyarbakır Karpuzunun olmazsa olmazı güvercin gübresi toprağın neminden faydalanırmış. Böylelikle lezzetli devasa karpuzlar boy verirmiş..."
Diyarbakır, geçen hafta tarihinden bu günlere kadar yansıyan bir kültür güzelliğini daha yaşatmaya imza attı... Her güzellik bir yana da Diyarbakır denince ilk akla gelen ‘Devasa Diyarbakır Karpuzu’ bir yana mantığımla bu güzelliğe dair etkinliğe katılmamak olmazdı elbette...
10.Diyarbakır Kültür ve Karpuz Tanıtım Etkinliği geçtiğimiz hafta (10 Eylül) Diyarbakır Tarım İl Müdürlüğü bahçesinde gerçekleşti...
Uzun zamandır hasret kaldığımız coşkulu etkinliklere olan özlemimizi bir nebzede olsa giderdi Kültür ve Karpuz Etkinliği. Pandemi sebebiyle kısıtlı davetliye yer verilmişti .Ve yine pandemi sebebiyle güzelim karpuzların tadına bakamasak da sağlık her şeyden önce gelir diyerek teselli bulduk...
Diyarbakır Tarım İl Müdürü Ertan Atalar ve Sur Kaymakamı-Belediye Başkan Vekili Abdullah Çiftçi’nin günün değerine yakışan konuşmaları Diyarbakır tarım tarihine ayna tuttu. Tarım Müdürü Atalar’ın Diyarbakır Karpuzu tarihine şu cümlelerle değinmesi öykü tadındaydı; “Eskiler bu işi biliyormuş. Şimdilerde kullanmaya başladığımız damlama sulama sistemi mantığı o zamanlarda uygulanıyormuş aslında. Nehir hizasına kazılan çukurlara ekilen tohumlar ve Diyarbakır Karpuzunun olmazsa olmazı güvercin gübresi toprağın neminden faydalanırmış. Böylelikle lezzetli devasa karpuzlar boy verirmiş...”
Konuşmaların ardından tarım müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren müzik grubu Kürtçe ve Türkçe şarkılara can verdi biz de keyifle dinledik... Kurumların iş rutinleri dışında şehirlerine renk katan bu tür aktivitelerini çok seviyorum ve daha fazla olmalı diyorum...
Sıra ödüllü karpuzların yetiştiricilerini sahneye davet etmeye gelmişti. Bu yıl ki ödül töreni benim için çok değerliydi çünkü sahnede duran üç koca karpuzdan ikisinin yetişmesinde emeği olan iki kadın çiftçi vardı... İkincilik ödülünün sahibi bir kadın çiftçi ve üçüncü olan karpuzun yetişmesinde eşine destek olan bir kadın çiftçi daha... Şehirlerin değerleri olan kültürlerini yaşatmak ve gelecek nesillere yansıtmak adına bu tür organizasyonlar çok önemli. Bu yönde daha fazla motive edici ve destekleyici olmamız gerekiyor... Düşünsenize karpuz etkinlikleri olmazsa binlerce kitapta bu kültürel ürüne yer verilse de boş! Diyarbakır Karpuzu akılda kalmaz, çiftçiler moral bulup motive olmaz ve zamanla unutulur gider! Tıpkı sahip çıkamadığımız ve unutulan sayısız kültürel yansımamız gibi...
Dönelim ödül törenine... 10. Diyarbakır Kültür ve Karpuz Etkinlikleri bünyesinde birincilik ödülünü tam tamına 56 kilo 200 gram karpuz yetiştirerek kazanan isim çiftçi Adil Aydın oldu.. Son yetmiş yılın rekoru bu! Muazzam büyüklükteki bu karpuza bir kez daha maşallah diyorum...
İkincilik ödülünü 51 kilo 500 gram ile kadın çiftçi Bilmez Atlı kazandı...
Üçüncülük ödülünü de 50 kilo ile çiftçi Hamit Atlı kazandı...
Diyarbakır Tarım İl Müdürlüğünün çiftçileri motive etmek amacıyla belirlediği ödüllerin yanı sıra Diyarbakır’ın önde gelen sivil toplum kuruluşları da birbirinden değerli ödüller takdim etti çiftçilere...
Bu güzel günün benim için bir diğer önemi daha oldu. İkincilik ödülünü kazanan Diyarbakırlı kadın çiftçi Bilmez Atlı’nın hayat hikayesini dinledim. Beni görür görmez ‘bir kadın olarak sizinle sohbet etmek ve içimi dökmek istiyorum’ diyen Bilmez ile ‘seni sonra mutlaka arayacağım’ diyerek ayaküstü sohbet ettim... Ödül töreninde yoğunluktan ayaküstü sohbet ettiğim Bilmez’i sonrasında uzun uzun dinledim. Erzincan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu olan Bilmez Atlı daha sonra ‘yaşayan diller ve lehçeler’ üzerine yüksek lisans yapmış. Uzun mücadeleler sonucunda bir türlü ataması gerçekleşmeyen Atlı evlenmiş ve Samsun’a yerleşmiş. Son dört yıldır boş oturmak yerine her yılın altı ayını Diyarbakır’da babasının kendisine ekmesi için verdiği tarlada çalışarak geçiriyor...
Bu yıl da azmetmiş ve şehrinin kültürünü yaşatmak adına İkinci büyük karpuzu yetiştirmiş. Bu azimle inanıyorum ki daha büyük başarı hikayeleri yazacak Bilmez Atlı... Örnek olmak adına yazmalı da!
Burada kamu spotu niyetine bir mesaj vermek istiyorum; meslek liselerimizin ve kalifiye elemanların önemini hak ettiği çıtaya çekmemiz gerekiyor en kısa zamanda! Ülkemizin sadece masa başında oturacak çalışanlara ihtiyacı yok! Herkes masa başı sektörlere yönelik üniversitelere yönelirse atanamamak sorunu yaşanır elbette. Bu ülkenin tarımda, hizmet sektöründe, hayvancılıkta, fabrikada, üretimde, mutfakta ve daha nice sektörde işini severek ve sahiplenerek koşturacak çalışanlara da ihtiyacı var...